Atatürkçü Düşünce Derneği'nden Erdoğan'a 'tehdit' tepkisi

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda yaptığı bazı konuşmalara tepki göstererek, "Kayıtsız şartsız millete ait olan egemenliği, anayasanın koyduğu esaslara göre MİLLET ADINA kullanan -Cumhurbaşkanlığı dahil- YETKİLİ ORGANLARIN hiçbiri, milletin bir kısmını hukuk dışı ifadelerle tehdit etmemeli, aşağılamamalı, ötekileştirmemeli, hedef göstermemelidir" dedi.

Yayınlanma: 22.01.2022 - 13:25
Atatürkçü Düşünce Derneği'nden Erdoğan'a 'tehdit' tepkisi
Abone Ol google-news

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Çamlıca Camisi'nde kıldığı öğle namazı sırasında cami cemaatine seslenerek Sezen Aksu'yu hedef aldı.

"O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimiz" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir."

ATATÜRÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ'NDEN TEPKİ

Konuyla ilgili Atatürkçe Düşünce Derneği'nden açıklama yapıldı. "Türkiye Cumhuriyet; Bir orta çağ din devleti değil, laik bir hukuk devletidir" ifadelerine yer verilen açıklamanın tamamı şöyle:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ; BİR ORTA ÇAĞ DİN DEVLETİ DEĞİL, LAİK BİR HUKUK DEVLETİDİR!

2. Maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir HUKUK DEVLETİDİR.” diyen Anayasamız, Cumhurbaşkanı’nın görevini de, “Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.” diye belirliyor.(Madde 104)

Yine anayasamızın 6. Maddesine göre, hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir DEVLET YETKİSİ kullanamaz.

Öte yandan; ülkemizin de imzalamış olduğu ve Anayasamızın da üstünde saydığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi, taraf devletlerin temel insan hak ve özgürlüklerine koşulsuz saygı göstermek, demokratik devletin temelini oluşturan bu vazgeçilemez, dokunulamaz, devredilemez hakları korumak zorunda olduklarını, Devletin hiçbir organının bu haklara dokunamayacağını hükme bağlamaktadır.

Anayasaların, yasama, yürütme, yargı başta olmak üzere herkesi bağladığı da, bilinen bir evrensel kuraldır.

Hukuk Devletleri; anayasa ve yasalarla yönetilir.

Hukuk Devletlerinde -sıfatı ve görevi ne olursa olsun- hiç kimse; kendini anayasa ve yasaların üstünde göremez, kafasına göre kural koyamaz, hüküm oluşturamaz, ceza kesemez.

TÜRK MİLLETİ; 1. Dünya Savaşı sonunda, tarihin ilk antiemperyalist ulusal bağımsızlık savaşını GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK önderliğinde zafere ulaştırarak kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ ile, egemenliğini kazanmak, kadını ve erkeğiyle eşit ve özgür yurttaş olmak ve HUKUK DEVLETİ güvencesine kavuşmak için çok acılar çekmiş, çok bedel ödemiş, çok kan dökmüş, çok can vermiştir.

Kayıtsız şartsız millete ait olan egemenliği, anayasanın koyduğu esaslara göre MİLLET ADINA kullanan -Cumhurbaşkanlığı dahil- YETKİLİ ORGANLARIN hiçbiri, milletin bir kısmını hukuk dışı ifadelerle tehdit etmemeli, aşağılamamalı, ötekileştirmemeli, hedef göstermemelidir. 

Aksini düşünmek; Hukuk Devletini tanımamak, kaynağını Anayasadan almayan Devlet yetkisi kullanılmasını meşru görmek olur.

Dil kopartmak, elleri çapraz kesmek, insan yakmak, kelle vurmak, adam doğramak gibi çağ dışı cezalar; ilk çağ aşiret devletlerinde, Kazıklı Voyvoda Romanya’sında, orta çağ engisizyon Avrupa’sında, Robespierre Fransa’sında ve günümüz Taliban Afganistan’ı veya IŞİD, PKK gibi terör yapılanmaları ya da Prens Selman Suudi Arabistan’ı yöneticilerince konuşulabilir, hattâ uygulanabilir de, ama Laik bir Hukuk Devletinde asla söze konu edilemez, edilmemelidir.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bir süredir, mecliste, meydanlarda ve nihayet bir camide milletin bir kısmına yönelik tehditkâr ifadeler kullanması, Anayasanın Devlet Başkanı sıfatıyla kendisine verdiği görevle bağdaşmamaktadır.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ; bir kez daha, Devletimizin tüm yetkililerini Anayasa ve yasalara uymaya, Milli Birliğimizi korumaya, Cumhurbaşkanlığı makamının ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin saygınlığını yüceltecek davranışlar içinde olmaya davet etmeyi görevi saymaktadır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler