Avrupa'daki en yüksek radyasyon oranı Manisa'da

Avrupa Komisyonu Radyoaktivite Çevresel İzleme grubunun yayımladığı grafiklere göre 26 ve 27 Nisan’da Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da olduğu tespit edildi.

Konuyla ilgili uzmanlar ise Köprübaşı ilçesini işaret etmekte.

Neden mi?

Çünkü 1970-1980 yılları arasında bölgede bir uranyum madeni işletildi. Daha sonra tesis işletme sahası, ocaklar, açılan kuyular etrafına tel örgü bile çekilmeden, radyasyon uyarısı asılmadan o haliyle bırakıldı.

Peki uzmanların bu tespiti ne kadar doğru?

Mesela bu ölçümü nerede yaptılar? 

Şehir merkezinde mi? Manisa’nın tüm alanında mı? 

Gelip sahada radyasyon ölçüm cihazıyla belli yerleri mi ölçtüler?

Eğer Köprübaşı’nda ölçüldüyse oranın radyasyon kaynağı olduğu zaten yıllardır uzmanlarca dile getirilmekte.

Yeni bir şey olmadığı aşikar.

Bu tesis için 500’den fazla kuyu açılırken ve oradan uranyum çıkarılırken ses çıkarmayan devlet ricalinin bu rapora rağmen benzer bir tavır takınacağından inanın hiçbir şüphem yok.

Rehabilitasyon çalışması yapmadan her şeyi olduğu gibi bırakıp uranyum cevherinin radyasyon yaymasına sebep olan zihniyet ne yazık ki 50 yıldır değişmedi bu memlekette.

Benzer bir araştırmayı 2000’li yıllarda Tübitak da yapmış, Köprübaşı çevresinin uranyum yatağının üstünde olduğunu belirtmiş, acil önlemlerin alınması ve bu bölgelerin rehabilite edilmesi gerektiğini açıklamıştı.

Bakın! Köprübaşı’nda ölçülen radyasyon dünya genelinde yıllık olması gereken oranın tam 140 katı üzerinde.

Bu çalışma ile yeraltı sularında, toprakta, bitkilerde, hayvanlarda ve tarım ürünlerinde radyasyon belirlenmiş ve devletin ilgili kurumlarına bu durum raporlanmıştı.

Ne yazık ki o zaman da somut bir adım atılmadı.

Şimdi de atılacağı meçhul!

Bu nedenle yetkililere buradan seslenmek istiyorum:

Birinci olarak Avrupa Komisyonu Radyoaktivite Çevresel İzleme grubunun yayımladığı ve Avrupa’da en yüksek radyasyon oranının Manisa’da olduğuna dair rapor için ne düşünmektesiniz?

Aksiyon planınız var mı?

İkinci olarak bu ölçümler özellikle Köprübaşı ve çevresinde mi yapılmıştır? Bu konuyu araştırmak için girişiminiz olacak mıdır?

Ve bu bölge ile ilgili geçmişte yahut günümüzde devlet eliyle alınmış önlem bulunmakta mıdır? 

Ya da şöyle mi demeliyiz:

Yıllardır bilimsel ölçümlere, değerlendirmelere, uyarılara rağmen devlet harekete geçmiş midir?

Üçüncü ve son olarak şunu ifade etmeliyim ki: Yaşanan bu nükleer kirlilik örtbas edilecek düzeyi aşmıştır.

Hatta söylenen rakamlar Çernobil etkisini geride bırakacak ölçüdedir.

Bu felaketin izahı yoktur.

Eğer yüksek radyasyon yıllardır yetkililerce biliniyor ve tedbir alınmıyorsa ise durum vahimdir.

Tüm bu uyarılara, tespit edilen ölçümlere ve çevrecilerin ikazlarına rağmen vurdumduymaz tavır devam eder ise bu durum tek kelimeyle millete ihanettir.

Benden söylemesi…