Ayvalık'ta derelere ağır metal akıyor!
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
Giresun Şebinkarahisar’da bakır, kurşun, çinko madenindeki atık havuzunun çöküp binlerce ton zehirli çamurun Kılıçkaya Barajı ve Kelkit Irmağı’na karışmasının ardından bir felaket daha yaşadık.
Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Karaayıt Köyü yakınlarındaki Bilfer Madencilik tarafından işletilen demir cevheri zenginleştirme tesisine ait depolama alanında atık dağı çöktü ve dereye ağır metal doldu.
Gerçi bu alandaki tehlikeyi Ayvalık Belediyesi ve sivil toplum örgütleri 6 ay önce görmüş, Karaayıt köyüne gitmiş, tepkilerini dile getirmişti.
Duyan var mıydı?
Koca bir hayır!
Haklılıkları yaşanan göçük ile ortaya çıktı.
Lakin bu bölge tekrar mera alanı ilan edilmediği sürece benzer afetler sık aralıklarla yaşanacak gibi.
Karaayıt’ta atık madeninin yeniden çökmesiyle beraber atık yığını içindeki ağır metaller de dere suyuna karıştı.
Unutulmamalı ki dere bölgenin sulama ihtiyacını karşılayan ve aynı zamanda Ayvalık için ilerde içme suyu sağlaması da hedeflenen Madra Barajı’nı besliyor.
Ayrıca projenin zenginleştirme tesisi ise Karaayıt Köyü’ne çok yakın bir konumda.
Maalesef proje Madra Barajı’na da sıfır konumda olması nedeniyle baraj için de büyük tehlike.
Madra Barajı’na ve yaşam alanlarına bu kadar yakın olan projenin ne kadar ciddi bir risk teşkil ettiği yaşadığımız bu son kazadan sonra bir kez daha iyice açığa çıktı.
Bakın!
Uzun zamandır “Meralar köylünündür, şirketlere devredilemez” diye haykırıyoruz.
Amacımız, çabamız bu kazaların yaşanmaması için.
Güzelim doğamızın, mera alanlarının madencilere teslim edilmesini protesto etmekte ne kadar haklı olduğumuz ortada değil mi?
Metal atıkların sulama amaçlı olarak kullanılan bu barajdan tarımsal ürünlere karışması durumunda bu ürünleri kullananların sağlığı için risk oluşturmayacak mı sizce?
Elbette oluşturacak.
Türkiye’nin her yerinde sürdürdüğümüz ranta ve talana olan savaşımızı bugün Ayvalık köylüsünün yanında durarak göstermeliyiz.
Bu anlayış devam ederse geleceğimiz olan bu yeşil alanlar, dereler yok olacak.
Bu nedenle kim olursa olsun geleceğimizin teminatı çocuklarımızın değerini oradaki demir cevheriyle ölçemeyecektir.
Bu alanlar yaşam alanlarıdır.
Sizler hayatın ana damarlarını kesemeyeceksiniz.
Görüyoruz ki sizin çevreye olan öfkeniz dinmeyecek.
Doğayı, yaşamı, felaketi hiçe sayan bir anlayış ile var gücünüzle ülkenin topraklarına kıyıyorsunuz.
Buna izin vermeyeceğiz!
Yaşadığımız, nefes aldığımız bu yerler kimsenin tekelinde değildir.
Bu topraklar, bu doğa hepimizin!
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama