Çevre örgütleri, Iğdır’da bir basın açıklaması yaparak,
Ermenistan sınırlarında buluna ve kullanım ömrünü 20 yıl önce tamamlayan
Metzamor nükleer santralinin kapatılması çağrısında bulundu.
Dernekler adına ortak açıklamayı Mersin Doğa ve Çevre Derneği Başkanı Sabahat Aslan okudu.
“1988’DE KAPATILDI, 1995’TE YENİDEN AÇILDI”
Sabahat Aslan, “Ermenistan’ın Türkiye sınırına 16 kilometre,
Iğdır’a 30 kilometre uzaklıkta yer alan Metzamor Nükleer Santralinin ilk
reaktörü 1976, ikincisi ise 1980 yılında hizmete girdi. Nükleer santralin yapım
sürecinde Sovyet bilim insanları ve Ermenistan içerisindeki çevreler, santralin
fay hattı üzerinde yer alması ve su kaynaklarına sızıntı gerçekleşmesi ihtimali
dolayısıyla yapımına karşı çıkmıştır. Metzamor nükleer santralinin 1988 yılında
meydana gelen depremde bir felaketin eşiğinden döndüğü kamuoyuna yansımıştı.
1988 Spitak depreminden sonra halkın endişeleri, baskıları ve protestoları
nedeniyle santralin iki reaktörü kapatıldı. 1993 yılında Ermenistan hükümeti
nükleer santrali tekrar açma kararı aldı ve santral 1995'te devreye alındı.
2005 yılında planlanmış ömrünü tamamlayan santralin faaliyet ömrü 2016 yılına
kadar uzatıldı ve santralin işletim süresinin uzatılması çeşitli tarihlerde de
devam etti” dedi.
“IĞDIR’DA KANSER VAKALARI ARTIYOR” İDDİASI
Metzamor Nükleer Santralinin, günümüzde dünyadaki mevcut santraller içinde en riskli teknolojiye sahip olduğunu ifade eden Sabahat Aslan, şöyle konuştu:
“Ayrıca bu santral özellikle Iğdır ilimizde çevre ve insan sağlığını çok olumsuz etkilemektedir. Nükleerle ilgili bütün Uluslararası kurumlara ve Ermenistan hükümetine sesleniyoruz. Ermenistan Çernobil ve Fukuşima olmadan Metzamor Nükleer Santralini kapatın. Bu santralin kapatılması için ülkemizin ilgili kurumları acilen harekete geçmelidir. Metzamor Nükleer Santrali kapatılana kadar mücadelemiz devam edecektir.
Iğdır, Metzamor nükleer santrali
yüzünden halen çok zarar görmekte. Buradan arayan arkadaşlarımız şöyle bir
bilgi verdiler: Bu bölgede kanser vakaları o kadar arttı ki yoksul insanlar
tedavi olamıyor. Lösemili bebek doğumlarında artış var. Dolayısıyla Türkiye
hükümeti gereken tedbirleri almak zorundadır. Ne Akkuyu’da ne Sinop’ta ne
İğneada’da nükleer santral yapılmasını istemiyoruz."