Gılgamış'ın zeytin dalı
KONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
Tarih geçmiş zamanda yaşanmış olayları; yerini ve zamanını belirterek anlatır. Olaylar arasındaki ilişkileri, bağlantıları, etkilenmeleri inceler. Bu yönde veriler toplar, sunar ve yorumlar. Bir anlamda bir bilimdir tarih.
Bilinmeyen geçmişin üstündeki karanlığı yırtmayı sağlar.
Hep bilinmeyeni bilmek, karanlık karşısında aydınlığa ulaşmak istemiyor mu insan?
Toplumların geçmişini öğrenmeye, geleceği yönünde çıkarsamalar yapmaya yardımcı olur tarih. İnsanın kendini tanıma çabasının yollarından biridir.
“Mitoloji” ya da “söylenceler” ise bize geçmişten kalan “efsaneler, söylentilerdir”.
Bu efsaneler; uygarlığımızın kökenine, dinsel geleneklerimize, davranışlarımızın biçimlenmesine, inançlarımıza, doğal olayların nedenini açıklamamıza ilişkindir.
İlk kimin söylediği bilinmez söylencelerin. Deneysel ve yazınsal olarak doğrulanması olanaklı değildir.
Tarih bize bir ölçüde kesinleşmiş bilgiler verirken, “Mitoloji” ya da “söylence”, evrensel olayları ve kendi “insanlık durumumuzu” anlamamıza yardımcı olan öyküsel bir olgudur.
Nasıl “tarih” yazılı olanı bize aktarmaya çalışırsa, “mitoloji” bize sözlü olanı aktarır!
Bazen anlatılan ve yazılanlar öylesine iç içe geçer ki, “söylence” nerde başlar, “tarih” nerde biter, “tarih” nerde başlar “söylence” nerde biter, ayırt edilemez.
Dünyanın dört bir yanında yaşayan farklı halkların kendine özgü böyle efsaneleri, mitolojileri vardır.
Köküyle kıraç toprağa tutunmuş, dallarıyla mavi göğe ulaşmaya çalışan, açan naif çiçekleriyle dönüştüğü “deli” zeytin çalısına tohum yaratmaya çalışan “akıllı” zeytin ağacı; sahip olduğu alçak gönüllük yanında insana sunduğu olağanüstü yararlarla, tarih tarafından kaydedildiği gibi elbette söylencelere de kaynaklık edecektir.
Muhtemelen Güneydoğu Anadolu toprağı çevresinde doğan ve gelişen, kadim Akdeniz’in rüzgarıyla büyüyen zeytin ağacı, insanlık kültürünün en seçkin ürünlerinden biri olacaktır.
Zeytin ağacı ile ilgili en eski yazılı kayıt Sümerler’in ünlü Gılgamış Destanı’nda görülür. Çivi yazılı tabletlere kaydedilmiş bu destan insanlığın ilk yazınsal metni kabul ediliyor.
Semavi dinlerin kutsal kitaplarında da anlatılan bazı olaylara kaynaklık ettiği düşünülen birçok öykü içeren metinde: ölümsüzlüğü arayan Uruk kenti Kralı Gılgamış yeraltına iner.
İnsanlığı büyük tufandan koruyan Utnapiştim’den (Kutsal kitaplardaki Nuh peygamber olmalı) bir “zeytin dalı” biçiminde “sonsuz yaşamın sırrını” alır.
Yeraltından yerüstüne çıkmak için bir nehirden geçerken gece olur ve bir yılan mola veren Gılgamış’ın elinden “ölümsüzlüğün sırrı”nı taşıyan “zeytin dalı”nı kapar ve kaçar.
İ.Ö.5-3. binyıllarda bugünkü Irak’ın güneyinde, Güney Mezopotamya’da, Basra Körfezine yakın, insanlığın ilk yüksek uygarlığını kuran, Sami/Arap dilinden başka bir dil konuşan Sümerler’in mitolojisinin bu anlatısına göre; insanlık ölümsüzlüğü böylece elinden kaçırır. Yılanların deri değiştirmesi ise onların ölümsüzlüğüne işaret sayılır.
Kadim Mısır kültüründe de anneliğin, Nil nehrinin suladığı verimli Mısır topraklarının Tanrıçası İsis zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden yararlanmayı insanlara öğretendir.
Anadolu’nun geçmişten kalan en yüksek yapılarından biri olan Bergama’daki Mısır Tanrıları Tapınağı denen tuğla ve taştan yapılmış muhteşem yerleşkenin iki silindirik yapısından birinin, bu Tanrıça’ya, İsis’e adandığı düşünülüyor. Yapıları çevreleyen, antik havuzlar de belki Nil nehridir. Mısır nire, Bergama nire!
Genç yaşta ölen ünlü kadim Mısır’ın Firavunlarından Tutankhamun’un tacı da kutsallığına inanılan zeytin yapraklarıyla süslüdür. Eski Mısır’dan kalan birçok sanat eserinde “adaleti” simgeleyen taç, zeytin dallarından yapılmıştır.
İ.Ö.1198-1166 yılları arasında yaşamış bir diğer Firavun III.Ramses, kadim Mısır dininin “Güneş Tanrısı Ra”ya “zeytin dalları” sunar: “Senin şehrin Heliopolis’i (Güneş Kenti) zeytin ağaçlarıyla donatıyorum. Bu ağaçlar bize tanelerinden saf zeytinyağı verecek ve bu yağ lambalarımızda yanacak ve senin tapınaklarını aydınlatacak.”, der.
Güneş gündüzü, zeytin yağının ışığı karanlık çağların gecelerini aydınlatır.
Zeytin ağacının, binyıllar önce Sümer ve Mısır topraklarında da çok önemsendiği açıktır.
Bugünkü İsrail topraklarında bulunan Hayfa kentinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan ve İ.Ö.4.binyıla ait olduğu düşünülen bir zeytin yağhanesi zeytin ağacı varlığının çok eski izlerindedir.
İ.Ö.2500’lerde Sakkara’da inşa edilmiş en eski Mısır Piramidinin duvarlarında zeytin sıkma ve yağ elde etme işlemlerinin temsil edildiği resimler görülür.
Zeytin ağacı ve ürünleriyle ilgili kültür Orta Doğu ve Anadolu kültürünün iliklerine kadar işlemiştir.
Çok daha sonraları Romalılar, “Olea prima omnium arborum est..”, demişler. “Zeytin ağacı bütün ağaçların ilkidir”.
Dillerde dolaşıp durmuş zeytin ağacının ve ürünlerinin yüceliği!
“Kutsal bir aileden gelmenin en önemli işareti bir zeytin ağacı altında doğmaktır”, denmiş eski zamanlarda!
Ne büyük onur!
Sefa Taşkın
29.11.2021
Bergama
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!