Sabah gazetesinin o haberi gösterildi: AKP ve MHP'liler de inanmıyor

Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri, verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet için değerlendiriyor. İşte Ertan Aksoy'un bu haftaki değerlendirmesi...

Yayınlanma: 04.07.2022 - 10:43
Sabah gazetesinin o haberi gösterildi: AKP ve MHP'liler de inanmıyor
Abone Ol google-news

Cumhuriyet’in kalkınmacı politikaları içerisinde insan kaynağına yatırım önemli yer tutuyordu. Sadece eğitim seferberliğini kastetmiyorum, bürokrasi de dahil bir çok alanda insan kaynağına yatırımı öncelik olarak gördü kurucu lider ve kadrolar. Çılgın projeler geliştirmediler, büyüklük merakı ile en büyük altyapı projelerini yapacağız popülizmine girmediler. Memleketin somut ihtiyaçlarına somut ve özgün çözümler ürettiler. Devletin kurumlara ve kadrolara olan ihtiyacını gördüler ve buna bağlı kararlar ürettiler. 

Ülke yönetiminin bütünlüklü bir yapıdan geçtiğini biliyorlardı. Sadece bayındırlık hizmetlerini artırmakla veya sürekli bir ekonomik büyüme yakalamakla ülkenin iyiye gitmeyeceğinin farkındaydılar. Bunun gereği olarak, sadece iyi komutan, iyi bürokrat veya iyi tıpçı yetiştirmekle yetinmediler, iyi hariciyeciler de yetiştirdiler. Batı ile rekabet edecek bir Türkiye ancak başta Batı olmak üzere dünya ile doğru ve dengeli ilişkiler kurarak ilerleyebilirdi. Bu gerekliliği Cumhuriyet, AKP iktidarlarına kadar yerine getirebilmişti. Ülkenin yetiştirdiği hariciyecilerin yetkinliği tartışılmazdı. Ülkenin en zayıf olduğu zamanlarda bile ülkemizin hariciyecileri uluslararası müzakerelerde mesleki ustalıklarını göstererek başarıyla sonuç aldılar. Ta ki “bakara-makaracılar” taltif edilerek diplomat olana kadar. 

Yine ülke olmanın ciddiyetiyle dış politika; içeriden ne talep edildiğine bakılmaksızın kendi disiplini içinde devam ederdi. Ülkenin başındakiler, oylarımız düşüyor kaygısı ile sınır ötesi operasyon yapmazdı. Hemen seçime birkaç gün kala, iktidarın bakanları başka ülkelere girmek için gerilim çıkarıp ülkenin onuruna, saygınlığına zarar vermezdi. Bu tür garabetler olmadığı için o iktidarın seçmenleri de İstiklal Caddesi’nde portakal bıçaklayarak, ilgili ülkeye “göz dağı vermeye” kalkmazdı. Bildiğiniz üzere verdiğimiz bu örneklerin hepsi AKP döneminde oldu. Özellikle ekonomik kriz büyüdükçe dış politika iç politikada seçmen konsolidasyonunun önemli bir enstrümanına dönüştü.

Elbette bu dönüşümün nedenini anlamak zor değil. Çünkü dış politikadaki her gerilim içeride seçmen desteğine dönüşüyordu. Ölçümlerimiz bize AKP seçmeninin partisine aidiyetinin büyümesinde dış gerilimlerin payının yüksek olduğunu gösteriyor. Bugün hala partisini savunurken, geçmişteki dış gerilimlerden örnekler vererek,“benzer gerilimlerin olması halinde AKP’nin bir ihtiyaç olduğunu” savunuyorlar. 

Bugün geldiğimiz yer itibariyle (ekonomik krizin etkisi ile birlikte) AKP’nin bu siyasal oyun alanının da çökmüş olduğunu söyleyebiliriz. Ne ülkedeki yabancı diplomatların sınır dışı edilebileceği açıklaması ne de İsveç ve Finlandiya’nın biz izin vermediğimiz için NATO’ya giremeyecekleri çıkışı seçmen desteğini arttırmıyor. Buna bağlı olarak da AKP savunucuları ve propagandacılarının (bizleri yoran) açıklamaları toplumda bir karşılık bulmuyor. Buna dair bir örneği birlikte inceleyelim. Sabah Gazetesi NATO toplantısı sonrasında aşağıdaki haberi paylaştı. 

Dünya basını Türkiye'nin NATO'daki zaferini böyle gördü: Erdoğan listeyi masaya koydu ve olay bitti

Türkiye, dün İspanya Madrid'de Başkan Erdoğan önderliğinde büyük bir başarıya imza attı. Terör örgütlerine verdiği destek gerekçesiyle İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmesini veto eden Türkiye, dünkü 4'lü görüşmede isteklerini kabul ettirerek söz konusu ülkelerle anlaşma imzaladı. Türkiye'nin bu zaferini ise tüm dünya manşetten gördü. Başta İsveç ve Finlandiya olmak üzere pek çok basın kuruluşunda yaşananlar anlatılırken, "Erdoğan listeyi masaya koydu ve olay bitti" ifadelerine yer verildi.

Sabah Gazetesi’nin bu haberini Türkiye genelinde 1067 deneğe gösterdik ve ne derece katıldıklarını sorduk. Verilen yanıtlara baktığımızda, AKP ve MHP seçmeni de dahil toplumun görüşünün Sabah Gazetesi’nden büyük oranda ayrıştığını görüyoruz. Tablo aşağıdaki gibi. 

Başta sağ seçmen olmak üzere, özellikle ekonomik krizde onuru zedelenmiş bir toplumun duymak isteyeceği anahtar kelimeler üzerinden oluşturulmuş bu haber toplumda karşılık bulmuyor. 

Bu tür gelişmeler karşısında en önemli konulardan biri de muhalefetin ne yapacağı konusu. Sayısı azımsanmayacak kadar çok kamuoyu yapıcı, siyasiler veya uzmanlar bu tür gelişmelerde muhalefetin hemen iktidarın arkasına dizilip ne yaparsa yapsın onay vermesi gerektiğini savunuyor. Gelişecek bir milliyetçi dalga karşısında seçmenin muhalefetten desteğini çekeceği korkusu bu duygunun ana sürükleyicisi. Bana göre, bu durum muhalefet kanadında yapılan kolektif bir hata. Kolektif hata olduğu için de hata olarak görülmüyor. Muhalefet, iktidarın yapay dış politika krizlerinde destek vermek yerine doğru olandan yana bir açıklama yaparsa ne olur sorusuna yanıtı son gelişmeden bir örnekle verelim. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu konu özelinde aşağıdaki açıklamayı yaptı. Biz de açıklamayı aynı denek grubuna izlettik ve ardından ne derece katıldıklarını sorduk. 

Gördüğünüz gibi Sabah Gazetesi’nin açıklamasına destek %35,9’da kalırken Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına destek %60,9’dur. Yani, dış politikadaki gerilimler muhalefet tarafından desteklenmediğinde, seçmen muhalefete olan desteğini çekmiyor. İktidar şahin politikalar izlerken, seçmen muhalefetten de şahin politikalar izleyerek iktidarın stratejisini meşrulaştırmasını istemiyor. 

Bugün yaşanan ve gelecekte de yaşanacak olan diplomatik savrulmalar karşısında, ülkemiz için bizlere düşen bir görev var. Bu görev; ebedi liderimiz Mustafa Kemal’in “yurtta barış dünyada barış” ilkesine sıkı sıkıya sarılmak. Savaş meydanlarının muzaffer komutanının, bir askerde ender görülebilecek hümanist yaklaşımıyla dile getirdiği “sebepsiz savaş cinayettir” inancına bağlı kalmak. 

Var olan kılavuzun izinde ilerlemek…

Ertan Aksoy 

[email protected]



İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler