Sanatçılar Boğaziçi'ndeki ‘Mithat Alam Film Merkezi’ için birleşti

Boğaziçi Üniversitesi'nde faaliyet gösteren Mithat Alam Film Merkezi'nin yöneticilerinin kayyım rektör tarafından görevden alınmaları sanat camiasında tepki uyandırdı. Sinemamızın unutulmaz yıldızı Müjde Ar "Mithat Alam'ın mirasına sahip çıkmalıyız" dedi.

Yayınlanma: 19.08.2022 - 04:00
Sanatçılar Boğaziçi'ndeki ‘Mithat Alam Film Merkezi’ için birleşti
Abone Ol google-news

Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Mithat Alam Film Merkezi'nin iki yöneticisi, Zeynep Ünal ve Elif Ergezen'in kayyım rektör Naci İnci tarafından görevden alınmaları ve kampüse girişlerinin engellenmesi üzerine başlayan tepkiler büyüyor. 

Sanat dünyasından birçok isim sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getirirken Türk sinemasının en sevilen kadın yıldızlarından Müjde Ar da gazetemize konuştu ve şunları söyledi: 

"Mithat Alam Film Merkezi, ne zaman davet edilsem koşarak gittiğim, bir parçası olmaktan mutluluk duyduğum çok kıymetli bir yerdir. Mithat Bey’in ölümünden sonra da tüm çalışmalarına aralıksız devam etmiş, ürettikleriyle bir oyuncu olarak bana da ilham olmuştur."

"BU YENİ BİR HUKUKSUZLUK"

Müjde Ar sözlerine şöyle devam etti: 

"Mithat Alam Film Merkezi, Boğaziçi Üniversitesinin içinde yer almakla birlikte Mithat Alam Eğitim Vakfı’na bağlı, bağımsız bir film merkezidir. Bu bağımsızlık Mithat Bey’in bize mirasıdır. Bugün bu mirasa sahip çıkmak sinemamızın ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin görevidir ve bu görev hepimizin omuzlarındadır. Bir rektörün iki dudağının arasında karar verebileceği bir şey değildir. Hangi gerekçeyle olursa olsun ele geçirmek için Zeynep ve Elif’in görevden alınması yeni bir hukuksuzluk örneğidir.  Bugün kayyum rektör bu amacına ulaşırsa yarın film merkezimiz yok olacak. Bu nedenle sinemacıları ve akademisyenleri buna karşı durmaya davet ediyorum."

MUNGAN: "TESADÜF DEĞİL"

Yazar, şair, ve senarist Murathan Mungan da yine gazetemiz aracılığıyla şunları söyledi: 

"Mithat Alam, ne yazık ki günümüzde örnekleri gitgide azalan, benim “bir Türkiye değeri” diye nitelendirdiğim insanlardan biriydi. Büyük bir özveriyle ve kişisel çabalarıyla ülkemiz için kendi başına bir kültürel değer taşıyan bu merkezi kurdu. Ardından gelenler onun bu çabasını aynı özen, dikkat ve emekle sürdürüp bugünlere getirdiler. Bu kıymetli mirasa şiddetle sahip çıkmak gerektiği kanısındayım. Merkezin kuruluş aşamasında Mithat Alam’ın harcına kattığı kişisel arşivi, sinemaseverlerin kendi arşivlerinden yaptıkları bağışlarla giderek zenginleşti.

Çok sayıda öğrenci, sinemacı ve sinemasever yalnızca bu arşivden yararlanmakla kalmadı, Görsel Hafıza Projesi, Hisar Kısa Film Seçkisi ve çok sayıda gösterim, söyleşi, panel, seminer gibi etkinliklerle ufkunu genişletti, kültürel birikimini zenginleştirdi. Bugün kendi başına adeta bir sinema okulu haline gelen bu merkezin genç sinemacıların yapımlarına sundukları katkı, destek de azımsanır gibi değildir. Aynı günlerde hem Mithat Alam Film Merkezi’nin, hem Nesin Matematik Köyü’ne yapılanlar bir tesadüf değildir. Yıllardır ülke çapında süren Moğol istilasının bir parçasıdır. Nasıl Boğaziçi Üniversitesi zorbaların, gaspçıların eline kalmayacaksa, Mithat Alam Film Merkezi de onlara kalmayacaktır. Çünkü biz tarihi onlardan daha iyi biliyoruz."

ŞUNGAR: "İÇİM BURUK"

Geçen yıl hayata veda eden Mithat Alam'ı en yakından tanıyanlardan biri olan oyuncu Ahmet Rifat Şungar ise şöyle konuştu: 

"Mithat abinin “Birbirine benzemeyen tüm hikayelerin anlatılması için var bu merkez, o yüzden tüm renklerin buluşma noktası olmalı burası” dediğini hatırlıyorum. İçim buruk. Çünkü renklerin solmasının istendiği bir yerdeyiz. Bunun son noktası da merkezin en güzel renklerinden biri olan Zeynep’in merkezden uzaklaştırılması oldu. En negatif anlarda dahi pozitif olmak konusunda bize ilham vermiş olan Zeynep’in, Mithat abinin ve nice merkez çalışanının muntazam çabalarının peşinden gitmekten vazgeçmemeliyiz.

Orası, sinema ile ilgilenip, hayatı farklı bakış açıları ile anlatmak isteyen nice kişiye ilham oldu, cesaret oldu, destek oldu. Hayal kuran bireylerin, sinema severlerin eyleme geçip, ortaya yaratıcı sonuçlar çıkarmaları için onlara bir yol açtı. Tüm renklerin orada üretmeye devam edeceğinden şüphem yok. Beklentim, sürecin merkezin ruhuna uygun şekilde ilerlemesi, adil kararlar verilerek uzun yıllardır üretmek, ürettirmek için yoğun çaba sarf eden merkezin huzurunun bozulmaması. Siyah beyaz değil tüm renkleri ile merkezin yoluna devam etmesi.”

DADAK: "BU VİZYONU YAŞATMALIYIZ"

Yönetmen Zeynep Dadak da tepkili bir diğer isim. Mithat Alam Film Merkezi'nin kendi eğitiminde önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Dadak duygularını şöyle ifade etti: 

"Mithat Alam Film Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi’ne Mithat Alam’ın kişisel hediyesiydi. Merkezi, üniversitenin akademik gücü ve öğrenci potansiyeline güvenerek,  siyasi çalkalanmalardan bağımsız özerk bir yapı olarak tasarladı Mithat Bey. Bunun neden çok gerekli olduğunu, ne yazık ki son yaşananlarla anlıyoruz. Merkez, başından beri bir üniversite yapısının içerisinde tasarlanan ama herkese açık, çoğulcu ve tutarlı bir yapı olageldi. Ben Boğaziçi Üniversitesi’nde okumadım ama pek çok başka sinemacı gibi Merkez’de yetiştim. Merkez’de verdiğim seminerler, yakından takip ettiğim Görsel Hafıza Projesi, gerek kısa filmlerimle, gerek jürisi olarak dahil olduğum Hisar Kısa Film Seçkisi, uzun yıllar yayın kurulunda yer aldığım Altyazı Sinema Dergisi, heyecanla takip ettiğim Sinefil topluluğu ve dergileri, Merkez’de tanıdığım öğrenciler, sinemacılar, hocalar ve elbette Mithat Bey’in kendisi...

İnanılmaz zenginlikteki film arşivinden, Yeşilçam’ın ve Yeni Türkiye Sineması’nın eşine az rastlanır birlikteliği, yazar, yönetmen ve eleştirmen yetiştirme potansiyeli... Kısacası merkezdeki ortamın üretkenliğini ne kadar anlatsam az kalır. Film merkezi bugüne kadar, bir tek adam kurumu gibi yönetilmedi. Dolayısıyla sevgili dostumuz Mithat Bey’in vefatından sonra da Merkez’in kolektif ve çok sesli alanını hep açık tuttuğunu, yatay yapılanan, özgür bir düşünce merkezi olduğunu tekrar tekrar vurgulamak isterim. Bunu mümkün kılan insanlar Zeynep Ünal ve Elif Ergezen’dir. Ayrıca Mithat Bey’in önemli öngörülerinden biri de Mithat Alam Eğitim Vakfı oldu.

Bu Vakıf yıllar içinde yurtiçi ve yurtdışında sayısız öğrenciye sinema destek bursları verdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde açılan bir sinema bölümü, Mithat Alam Film Merkezi’nin muadili değildir. Burası bağımsız bilgi üretimiyle, eğitime verdiği maddi manevi desteklerle, sektör ve üniversite bileşenlerini bir araya getiren bağımsız bir ortak alandır. Bu özerk alanı korumak, yılların birikimi, hatırası ve emeğine sahip çıkmak bizler için her şeyden önemli. Mithat Alam Film Merkezi’nin vizyonunu yaşatmak, kişilerin ve politik menfaatlerinin çok ötesinde bir misyon. Bu özgür ve çoğulcu yapıyı müdahalelerden korumak ve kendi organik yapısıyla ayakta tutmak öğrencilere borcumuzdur diye düşünüyorum."

MİTHAT ALAM FİLM MERKEZİ

Aralık 1999’da Mithat Alam’ın özel bağışı ile Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulan Mithat Alam Film Merkezi'nin temel misyonu, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi’nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve fikir aşamasından üretim aşamasına kadar sinemanın farklı alanlarında öğrencilerin yürütecekleri çalışmalara destek olmak için faaliyete başladı. 

Merkezde film gösterimlerinin yanı sıra, atölyeler, seminerler ve söyleşiler yapılıyor. Merkez bünyesinde ayrıca tüm öğrencilere açık bir arşiv odası ile kurgu odasının yanı sıra Altyazı dergisinin hazırlandığı bir de ofis bulunuyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler