Adnan Binyazar

Ahlaklı olmak

13 Mayıs 2022 Cuma

Birbirinin tamamlayıcısı olan “ahlak”la “erdem” anlamca da örtüşür. Birine erdemli deniyorsa ahlaklı, ahlaklı deniyorsa erdemlidir. Ne acı ki toplumda öylesine her çağda az rastlanmıştır.   

Ahlakını kendi öz değerlerinin yanında; yaşam deneyimleriyle, gördükleriyle, okuduklarıyla bütünleştiremeyenler, “insan” olamadıkları gibi, yaşamları boyunca kendilerini insansı kalmaktan kurtaramayacaktır.   

İnsan, yanılgılarla sarmalanmış bir yaratıktır, kimin erdemli, kimin erdem yoksunu olduğunu başlangıçta anlayamıyor. Üst düzeyde görevlere geldiklerinde ipliği pazara çıkıyor erdem yoksunlarının... 

AHLAK NEDİR? 

Ahlak sözlüklerde “insanın doğuştan getirip sonradan kazandığı davranışların tümü, huy olarak bilinen iyi-güzel nitelikler, toplum içinde bireylerin uyması gereken davranış biçimi” diye tanımlanıyor. 

Hemen akla geliveren bu kavramları yeterli bulmayıp, ahlaka yönelik başka sözcükler de akla gelebilir. Ama kavram çoğaltmakla ahlakın ne olduğu kavranamaz. Ahlakın özü ancak yaşanarak kavranıyor...    

Yerinde verilen kararları insanlık adına uygulamaktır ahlakın ölçüsü. Örneğin uluslararası bir üst mahkemenin kuruluşunda bir devletin imzası varsa, o devlet, bunu evrensel ahlakın gereği sayar, mahkemesinde alınan kararları, kendi mahkemelerinin verdiğini varsayarak hemen uygulamaya geçirir.  

Yargı erkini üstlenme onuruna eren yargıçlar, bu bağlamda, devlet adamlarıyla içli dışlı olmamalı, onlarla konuşurken ağızlarından çıkan sözcükleri aklının şaşmaz tartımından geçirmelidir.   

Görevleri adaleti eşit yerine getiren savcılarla yargıçlar, yasaların ilgili maddeleri doğrultusunda gerçekleştirecekleri kararları, hukukun temel ilkesi sayarak kendi adlarına değil, kamu yararına verdiklerini bir an olsun akıllarından çıkarmamalı... 

AHLAKIN ÖZÜ     

Ahlak, yüzlerce yıllık soylu ağaçlar gibi, köküyle, göğe tırmanan yapraklarıyla direnerek sürdürür diriliğini. Ne acıdır ki köklerin uçları ne denli ulaşmaya çalışsa, değer bilmezlerde vicdan yoksunlarında, hak yiyenlerde, sömürgenlerde, çıkarcılarda, kitleler açlıktan yerlerde sürünürken, kendini patlarcasına besleyen duyarsızlarda sığınacak hiçbir yer bulamamıştır. 

Ahlakın içeriği değerlerle doludur. Çocuk, genç, yaşlı ayırmadan etkisini duyurur. İzmir depreminde 65 saat çabalayarak enkazın altından çıkarılan üç yaşındaki Elif, önce kurtarıcısı AFAD’lının parmağını tutmuştur. Bu, küçücük kızın özünde taşıdığı ahlak yüceliğinin cana gelmesidir. 

Elifçik, hastane yatağında minik elleriyle oyuncak bebeğiyle oynarken, bir yandan da hayata kavuşma ışığının gözlerinde parlayan bakışlarla çevresinde ona gözyaşı döken yürekleri yaralı anaları babaları selamlar.          

KÖTÜ SÖZ SAHİBİNİN...

Birkaç ay sonra seçim havasına girilecek. Politikacılar, karşıtlarına ağza alınamayacak, neredeyse küfür sayılacak sözlerle saldırmaya başladı bile! 

Oysa bir halk bilgesi, yüzyıllar önce bir ahlak öğüdü olarak beyinlere kazımıştır şu erdemli sözü: “Kötü söz, sahibinindir!” 

Son günlerde bakanla partili arasında geçen çatışmada kullanılan sözler, iki tarafın da basit düzeyini açığa vuruyor. Hangi alanda olursa olsun, kullandıkları kaba sözlerle zafer kazanmıyorlar, tersine, kendilerini küçültüyorlar. Türkiye’yi daha iyi bir konuma getirmekse amaçları, önce ağızlarını temizleyip öfkelerini dizginlesinler... 

Çatışmak istiyorlarsa da Namık Kemal’in “Gerçeğin güneşi düşüncelerin çatışmasıyla doğacaktır!” sözü onlara rehber olsun...

Barış sağlanmadıkça da o “güneş” doğamayacak... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları