Adnan Binyazar

Erdemli olmak!

30 Nisan 2021 Cuma

Tartışma, sözlüklerde “bir konuyla ilgili karşıt düşünceleri sözlü ya da yazılı olarak öne sürme, kendi görüşünü savunma” diye tanımlanıyor. 

Yine de ekran tartışmalarında ikide bir konuyu saptırarak sözün arasına girene, ağzını açar açmaz ne söyleyeceği önceden belli olana, yandaşı olduğu kişiye yaranmak için sözün onurunu kire bulayanlara sıkça rastlanıyor. 

Konuşmaya girerken oyun kuranlar da var. İstanbul’a yönelik sorunların tartışıldığı bir oturumda, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, elinde telefon, ikide bir sözünü kesen bir konuşmacının, telefonla bağlantı kurduğunu görüp uyardığına izleyici de tanık oldu.    

PROF. DR. SAMİ SELÇUK

Hukuk sorunlarının çözümünde görüşlerine sıkça başvurulan eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 104 amiralin, anayasal haklarını kullanarak bildiri yayımlamasının suç sayılmamasını savununca siyasetçilerin eleştirisine uğradı.   

Hangi konumda olursa olsun, kişilerin, bir düşünceye karşı çıkmaları, onu kanıtlamak için nedenler ileri sürmeleri temel haklarıdır. Ama küçülten küçülür; düşüncesini çürütmek için bir insanı namert, beyni sulanmış, müptezel gibi sözcüklerle aşağılamaya kalkanı üç beş kişi alkışlarsa da onlar çoğunlukça kınanır. 

Karşı olduğunun bilimsel kişiliğini yarım hoca diye hiçlemeye kalkanlara ise yalnızca gülünür.

Güzelin düşmanı çoktur! 

Devletler arasında bile kötülüğün erdem sayıldığı bir çağda yaşıyoruz. Halk arasında, “Güzelin düşmanı çoktur” diye bir deyim dolaşır. Güzelin düşmanı çoktur da düşünürlerin, sanatçıların, yetkin kişilerin, insanca yaşamayı ilke sayanların düşmanı az mıdır? Toplumu aydınlatmaya çalışan şairlerin, yazarların, özgür düşünceden yana olanların, güzel sanat yaratıcılarının başına gelmeyen kalmamıştır. Onların arasında süslü sözcüklerle alkış toplayanlar var. Bir de nereden türedikleri belli olmayanlar çıkıyor ki onlar bir zamanlar aşağıladıklarını, koşullar değişince övgüleriyle göklere çıkarırken yüzleri kızarmayanlardır. 

O türleri gözümün önüne getirince, Cervantes’in ünlü romanı Don Quijote’nin girişinde geçen şu sözlerini bir süre dilimden düşüremiyorum: 

“Unutma, kendi çatısı camdansa eğer,/delidir taş toplayan,/komşuya atmak için!”    

‘ERDEMİN BAŞI DİL!’ 

11’inci yüzyılda Karahanlıların köylerini kentlerini dolaşarak söz değerlerinin bir araya getirildiği kültür varlığımızın temel kitabı Divanü Lugati’t Türk’ün yazarı Kaşgarlı Mahmut, kitabın ana konusu olan dili, “erdemin başı” sayar. 

Dil, erdemini ağızdan çıkan sözde, düşüncede, duyguda, ahlakta, akıl yürütmekte, dürüstlükte, içtenlikte, “insan olmakta” da gösterir. 

Sami Selçuk, bu bağlamda, hukuk anlayışıyla, bilimsel yapıtlarıyla, yüklendiği görevleri yerine getirişiyle kültür dünyamızın erdemli kişilerindendir. 

Nasıl bir kişiliğin adamı olduğu şundan da bellidir ki kullandıkları sözcüklerle onu küçültmek isteyenlere karşı aynı yolu seçmiyor. Yalnızca, insanın düşünsel dünyasını beslediğine inandığı “tartışma”, toplumsal düzeni sağlayan “yargı” gibi sözcüklerin anlamını açıklamakla yetiniyor: 

- Türkçenin en güzel ve en anlamlı sözcüklerinden biri ‘tartışma’dır. Benim dile getirdiğim düşünceleri siz tartacaksınız, sizinkileri de ben tartacağım. 

- Yargılamada da böyledir. Yargıcın hükmü, yalnızca yargıcın değil, iddia ve savunmanın da katıldığı ortak bir yapıttır. Bu yüzden saygın ve bağlayıcıdır. Kurulan yargı kararının otoritesi de bundan kaynaklanır.

Erdemli olmak da kötülüğe karşı kötü davranmaktan kaçınmak, küfrü küfürle karşılamamak değil midir? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları