Kız öğrenci yurdunun öğrencileri, Karabük’te 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla oda ışıklarıyla “ATA” ve “19” yazdı. Gençler bu yazılarla, topluma görsel bir şölen sundu.  

SAMSUN’A GİDİŞ

Mustafa Kemal, Samsun’a içindeki umut ışığıyla çıktı:         

Temel ilke Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık önünde uşaklıktan öte bir gözle görülmeye layık olamaz. Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm!

Atatürk, kutsal yeminini o gün etti! 

AİLE ZİYARETİ

Atatürk, Samsun’a gidiş gerekçesini açıklamak için, bir gün önceki gecesini annesiyle kız kardeşinin yanında geçirdi:     

Bir amaç uğruna yola çıkan insan her şeyi göze alır. Büyük atılımlarda duygunun yerini inanç almadı mı, hiçbir sonuca varılamaz. Kişi hedefteki ışığı görmüşse, düzenleri bozulacakmış, ayrılık özlemi çekeceklermiş, onların yarattığı acıları içine gömmeyi de bilir.

Ziyareti kız kardeşi Makbule Hanım’dan dinleyelim:  

“Ağabeyim, arkadaşları gittikten sonra beni çağırdı. ‘Makbuş’ dedi, ‘annemin karyolasının karşısına yer sofrası yap. Bu gece sizinle dertleşmek istiyorum.’ / ‘Önemli bir şey mi var, ağabeyciğim?’ / ‘Yarın gideceğim!’ / ‘Nereye?’ /‘Gideceğim işte, nereye olduğunu sorma... Hayat bu. Belki ölürüm, gelemem... Size söyleyeceklerim var bu akşam.’ 

Annemin karyolasının karşısına yer sofrası hazırladık. Ağabeyim çok düşünceliydi. ‘Anneciğim’ dedi, ‘Ben gidiyorum. Buraların da Selanik gibi olma ihtimali var. Ben gittikten sonra yanılıp da sokağa çıkmayın. Ülke için çalışırken sizden yana üzüntüye düşmek istemem.’ ” 

BİLİNCE ERMEK

Kız öğrencilerin, kendiliğinden düşünerek ışıkla “Ata”, “19” yazmaları Mustafa Kemal’in Türkiye’nin geleceğini neden gençlere emanet ettiğinin gerekçesidir.  

Tarihsel süreç içinde söylenen doğru sözler, insan ömrü gibidir, üzerinden yıllar geçtikçe olgunlaşıp bilince dönüşür.

Mustafa Kemal’in Nutuk’unun özünü yansıtan yargıları, üzerinden yıllar geçmesine karşın, günümüz gençlerinde bilince dönüşmesi büyük olaydır.      

Sanki Atatürk ölmemiş, içinde bulunduğumuz darlıkları duyumsayıp yüz yıl geçmesine bir yıl kala, yaşlısı genci bir kez daha duysun diye sözlerini yineleme gereğini duyuyor:

Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların bedelidir. 

Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum. 

Ey Türk gençliği!

Birinci görevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni sonsuza değin korumak ve savunmaktır. Varlık ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte de yurtiçinde ve dışında, seni bu kaynaktan yoksun bırakmak isteyecek kötüler bulunacaktır. 

Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyetini savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunduğun durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!

En tepedekinden, semirdikçe kafasının içi boşalıp aç mideye dönen çıkar şebekeleri! Gözünüzü açıp görün, kulağınızı temizleyip duyun, gençlik Atatürk’ün uyarılarının bilincine erdi erecek...