\n

Ulusal Takımımız, ilk 45 dakikada sadece 2 kez şut atabildiği bir kadroyla oynadı. Temposuz, dayanıksız; Arda’dan başka hiçbir mana ve ciddiyet taşımayan görüntü veren futbolcularımız, misyonerlerden farksızdı. Onur, 2 tehlikeli topu kurtardı. Ama 4. dakikadaki golle, 28’deki vuruşu önleme şansı yoktu. Çek Cumhuriyeti’nin Rosicky, Darida ve Lafata’nın istekli oyunuyla baskılı, disiplinli rakibimiz bize futbol adına önemli hatırlatmalar verdi. Selçuk İnan’ın attığı frikik dışında tehlikeli bir atağımız olmadı. Bu arada atakta Vydra’nın çabukluğu ve orta alandan forvetinin arasına hızlı girip defansa dönmesi belki de futbolumuzun aradığı bir tipin örneğiydi. İkinci yarıda Hamit, Burak ve daha sonra oyuna giren futbolcularımız maçı haliyle kalite yönünden kendi adımıza geliştirdiler. Ne var ki eğer bu bir hazırlık maçıysa skorun önemsenmemesi anlamı taşımaz. Ulusal karşılaşma aynı zamanda tribünlerde duyulan heyacanın skora yansıması demektir. Kadromuzun ve çalışmalarımızın bu kadar iddiasız olması, umut vermemesi özellikle bazı futbolcuların temposuz oynama isteği iyi bir hazırlık karşılaşması örneği olamaz. Abdullah Avcı’ya bir çift sözüm var. Uzun zamandan beri kafasında tasarladığı kadro neyse futbolunu sahaya yansıtarak günümüzün oyun anlayışını gösterme çabasına bir an önce girmesidir. Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçer. \n

\n