Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir Kitap Fuarı Daha... (16.11.2012)
TÜYAP Kitap Fuarı, otuz yılı geride bırakmış.
\nÖnemlidir.
\nVe TÜYAP’ın Kitap Fuarı’nı bu süre boyunca her yıl daha da ciddiye aldığını kanıtlaması, bu önemi ikiye katlamıştır. İşte bu nedenle, bu yılki kitap fuarına ilişkin yazıma önce TÜYAP’ı ve başta genel koordinatörlüğünü yapan, kendisi de yazar olan Deniz Kavukçuoğlu olmak üzere, bütün emeği geçenleri kutlayarak ve kendilerine teşekkür ederek başlamak istiyorum.
\nBu otuz yıl boyunca TÜYAP Kitap Fuarı, ne ölçüde bir “kültür olayı” olmuştur? Yeterince olabilmiş midir? Hemen belirtmem gerekir ki, bu gibi soruların muhatabı kesinlikle TÜYAP değildir. Çünkü onun birincil görevi, bu bağlamda olası bir kültür olayına zemin hazırlamaktır ve kanımca bu görev yerine tam olarak getirilmektedir. Bir kitap fuarını gerçek anlamda bir kültür olayına dönüştürmenin veya dönüştürememenin sorumluluğu ise yayıncılara, yazarlara, çevirmenlere, okurlara, okur olmamakta direnenlere ve gerçek anlamda okur yetişmesinin yollarını tıkayanlara aittir.
\nBirkaç yıl önce, o yılki kitap fuarının ana konusu “çeviri” olarak saptandığında ve bu bağlamda hazırlanan program sade suya tirit olmanın sınırlarına bile ulaşamadığında, bu sütunlar için kaleme aldığım eleştiri yazısında sorumluluğu TÜYAP’ta da arayan bir ifade kullanmıştım. Yazının çıkmasından sonra Deniz Kavukçuoğlu bana şu nazik uyarıda bulunmuştu: “TÜYAP olarak bizler, çeviri alanında uzman değiliz; dolayısıyla bizler, ancak bu alandaki tartışmalar için zemin hazırlayabiliriz, gerisini ancak çevirmenlere, edebiyatçılara, çeviri eğitimi veren kurumlara ve ilgili başkaca kuruluşlara ihale edebiliriz.”
\nBu, çok haklı ve benim için ders yerine de geçen bir saptamaydı.
\nŞimdi, TÜYAP’ın dışındakilerin üzerinde kafa yormaları gereken soruyu sorabilirim: TÜYAP Kitap Fuarı çapında bir kitap fuarının otuz yıldır düzenlendiği bir ülkede, gerçek okur sayısı nasıl ve neden hâlâ gerileme çizgisinde kalabilir? Yılda kişi başına düşen ortalama kitap sayısı neden hâlâ dünya ortalamasının kuyruk bölümüne yapışmış olarak kalır? Nüfusu yetmiş milyonu çoktan geride bırakmış, üniversite sayısının ise yüz sekseni zorladığı söylenen bir ülkede, bir kitabın baskı sayısının bin, bin beş yüz arasında bulunması, nasıl açıklanabilir?
\nBütün bu soruların kanımca tek ve açık bir yanıtı vardır: Eğer bir ülkenin eğitim politikasının temelini, ilkokul birinci sınıftan üniversitenin son sınıfına kadar uzanan bir yelpazede, neredeyse Köy Enstitülerinin kapatılmasından bu yana, başka deyişle yaklaşık altmış yıldır hâlâ çocuklara ve gençlere nasıl düşünmeleri gerektiğini öğreten değil, fakat neleri düşünmeleri veya düşünmemeleri gerektiğini ezberleten bir “ilke” yönlendiriyorsa, o ülkede okuma eylemi sadece günlük ya da somut ihtiyaçlar tarafından çizilmiş sınırlar içerisinde kalır.
\nHayata dair genel bir merak saikiyle kitaba sarılmak, böyle iklimlerde yaşayan insanlar için hep dikkatle kapalı tutulan bir yoldur!
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması