Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Nefret Kültürü veYarının Tarihi (2)
Geçen haftaki yazım şöyle bitiyordu: “Bu seçimin kazananı olmayacak. Buna karşılık, kaybeden’i bundan belki haftalar önce belli olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti’nde 2011 genel seçimleri, geçmişteki benzerlerinden çok daha ileri ölçüde, siyasi bir kampanya değil, fakat neredeyse uçsuz bucaksız diye nitelendirilebilecek bir ‘nefret kampanyası’nın temeline dayandırıldı. Türk toplumunun beyni, haftalar, belki de aylar boyunca, anayasa hukukuna göre ‘demokrasinin beşiği’ sayılması gereken siyasi partilerin temsilcilerince demokrasi açısından ‘öteki’ partilerin de gerekliliği ilkesine duyulması gereken inançla değil, fakat neden ‘olmamaları gerektiği’ne ilişkin sloganlarla yıkandı...”
\nEvet, sayısal seçim sonuçları artık belli oldu. Yinelenen söylemlere göre, ‘demokratik’ bir seçim. Yapıldı. ‘Halk’ seçti. Bunların hepsi doğru. Ama bu doğrular, yukarıdaki alıntıda dile getirilenleri değiştirmiyor. ‘Nefret kültürü’ ortadan kalkmadı. Tam tersine, belki daha da yoğunlaştı. Türk toplumu, gerçek bir demokrasi bağlamında ‘partilerin birlikteliği’ doğrultusunda değil, fakat ‘birbirlerini yok saymaları’ bilinciyle eğitildi. Şimdi, gelecekte tanık olacağımız şiddetli bölünmeler karşısında şu soru sorulacak: “İyi ama, biz son derece demokratik bir seçimi geride bıraktık. O halde bu ayrılıklar neden? Özlenen iç barış ortamı neden oluşmuyor?”
\nKitle psikolojisi diye adlandırılan dalın gerçekleri, bize kitlelerin içine sürüklendiği ruhsal durumların bir düğmeyi çevirircesine değiştirilemeyeceğini ve ortadan kaldırılamayacağını gösteriyor da, ondan!
\nStefan Zweig’ın 1939’da, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde verdiği “Yarının Tarihçiliği” başlıklı konferanstan bir alıntı yapalım: “...Özellikle Avrupa’ya bakıldığında, bütün halkların ve ulusların hastalıklı bir duyarlılığı yaşadıklarını hissetmemek olanaksız… Gerek bireyler, gerekse ırklar, sınıflar ve devletler, birbirleriyle anlaşmaktan çok birbirlerinden nefret etmek eğilimindeler. Huzurlu, verimli bir gelişmeye ne bireyler ne de uluslar güveniyorlar. Tersine, Avrupalılar olarak hepimiz, kaba güç ürünü bir patlamanın her an olabileceği korkusuyla yaşıyoruz…”
\nYazar, bu durum saptamasının ardından, ilk dünya savaşının üzerinden neredeyse yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen nefretin hâlâ dinmemiş olmasının nedenini şöyle açıklıyor: “Öyle sanıyorum ki, bu hastalığa yol açan, hâlâ o eski mikrop; kan dolaşımında savaşın kalıntısı olan mikrop. Savaş yılları, bütün ülkelerdeki insanları duygular açısından normal zamanlara oranla daha yüksek düzeyde ve daha şiddetli yoğunlaşmalara alıştırdı. Savaşlar, serinkanlılıkla sürdürülemez … dört yıllık bir dünya savaşını sonuna kadar götürebilmek için duyguları tutkuların şiddetinde, olağanüstü bir yoğunluk düzeyine getirmek zorunluydu. Nefret, öfke gibi içgüdülerin …sürekli körüklenmesi gerekiyordu …Nefret, öfke, savaşma isteği yapıları gereği kısa süreli coşkulardır; bunları yapay biçimde uzatabilmek için adına propaganda denilen o korkunç bilimin bulunması gerekliydi. Böylece aslında barışçı yaradılışta milyonlarca insan …doğal sayılabilecek ölçünün çok üstünde nefret ve düşmanlık üretmeye alıştırıldı. Sonra barış geldi ve o ana kadar görev diye belletilmiş nefretin, öldürmelerin, tutkuların bir buyrukla musluk kapatılırcasına kesilmesi beklendi. Oysa böyle bir beklenti doğaya aykırıdır…”
\nYani, bir nefret kültürünün egemenliğinde gerçekleşen duygusal doz aşımı durumunda, ne savaş için söylenenler yalnızca savaşta ne de seçim için söylenenler yalnızca seçim meydanlarında kalabiliyor!
\nBunun sonuçları üzerinde haftaya, yazımın son bölümünde duracağım.
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama