Ahmet Güvener

Hakem Bir Tek MHK’den Çekinmeli

03 Aralık 2013 Salı

“MHK’ye Kırmızı Kart” geçen haftaki yazımın çıktığı gün, gazetemin spor sayfasının başlığı. Özetle 3 eski FIFA hakeminin ağzından MHK ve icraatları eleştiriliyor. Bir şeyin bilinmesinde önemli yarar var. FIFA hakemleri, hakemliği bıraktıklarında büyük bir boşluğa düşerler. Bu boşluğu ancak medyatik olmak doldurabilir. MHK Başkanlığı bu ülkede TFF Başkanlığı ve Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü’nden sonraki en medyatik pozisyondur. Eski FIFA hakemleri MHK Başkanı olamadıkları zaman -MHK üyeliği onları pek kesmezaynen bir muhalefet partisi gibi MHK’nin her icraatını olumsuz olarak eleştirerek gündeme girmek ve karar vericilere “Beni MHK için unutmayın” mesajı vermek isterler. Dolayısıyla eski FIFA hakemlerinin hakem eleştirilerine bu perspektifi unutmadan bakmak gerekir.
Gelelim Türk hakemliğinin bugününe. Benim penceremden öncelikle teknik bir analiz yapmak isterim. Tabii bu analizi hakemlerimizin Süper Lig’deki performanslarını temel alarak yapacağım. Ve bir şeyi de unutmamak gerekir, hakemler sahada TV kameralarının değişik açılardan verdiği görüntüye sahip değiller.
Yardımcı hakemler ile başlayalım. Yardımcı hakemlerimizin performansları bence mükemmel. Zaman zaman “piyero nezaretinde” 15-20 santimle verdikleri hatalı kararları, ben yanlış karar olarak görmüyorum. Geçen sezonlardaki gereksiz müdahaleler bu sezon bitmiş durumda. İlave yardımcı hakemler hakkında yorum yapmak için zaman daha erken.
Hakemlerimizin temel sorunu yıllardır olduğu gibi özellikle 3 büyüklerden ve dış faktörlerden etkilenmek. Ama bu gerçek örneğin La Liga’da R. Madrid ve Barcelona için de geçerli. Dolayısıyla bu evrensel bir sorun. Çaresi belli. Hakemler ne medyadan ne de takımlardan çekinecekler, çekinecekleri tek şey MHK olmalı. Yani ödül ve ceza kurumu adil ve etkili çalışmalı.
Bunun dışında hakemlerin 4 teknik eksikleri var:
1. Ligimizde her hafta en az 5 tane “ciddi faullü oyun” yani kırmızı kart atlanıyor. Hakemler bu durumda sarı kart kullanmayı tercih ediyorlar.
2. Elle oynama konusu birkaç sezon öncesine kadar belirli bir standarda oturmuştu. UEFA’nın 2 yıl önce “arı kovanına çomak sokması” ile hakemlerin aklı karıştı. Hem Türkiye’de hem Avrupa’da bu konuda bir karmaşa yaşanıyor. Elle topun temasında ne karar çıkacağı “Rus ruleti” gibi.
3. Serbest vuruşlarda ve penaltılarda çok zaman harcanıyor ve bu süre zamana eklenmiyor. Bu nedenle topun oyunda kaldığı süre 50 dakikayı aşamıyor.
4. Her sakatlıkta hakemler oyunu durduruyor ve sahada tedavi çok uzun sürüyor. Halbuki sadece çok ciddi sakatlıklarda oyun durdurulmalıdır.
Hakemlerimiz birkaç sezondur çok kaliteli bir eğitim alıyorlar. Bu konuda Uilenberg’i, Sarvan’ı ve Keskin’i kutlamak gerekir. Fiziki performansları da mükemmel çoğu maçta en çok koşan 5 futbolcu arasına giriyorlar.
Hakemler bu kadar iyi eğitim almalarına rağmen neden ciddi hatalar yapabiliyorlar. Birincisi insan oldukları, ikincisi ise MHK’den yeterince çekinmedikleri için. MHK ciddi hata yapan hakemleri onların anlayacağı biçimde ciddi cezalandırmıyor. Örneğin Fırat Aydınus geçen seneki Caner olayında yaptığı hatanın büyüklüğünü asla anlamadı. Anlamamasının nedeni Fırat değil MHK idi. Bunu gerçekleştirebilirse Zekeriya Alp MHK’si tarihteki hak ettiği yerini alır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hakem lobisi 9 Temmuz 2016
Kardiac Kids 17 Kasım 2015
Yeter artık (29.09.2015) 29 Eylül 2015

Günün Köşe Yazıları