Ağlaşmayın beyler: Kaybolup gitmez bizim “ümit” gençlerimiz! Yunanı, İspanyolu, Fransızı nasıl kaybolmuyorsa, Avrupa şampiyonu olan bizimkiler de A takımlarda yer bulur, yürüyüp giderler. Ah! Eksik yazdık: “Bizimkilerin iyileri” demeliydik. Yoksa... Yıldızlarda, gençlerde, ümitlerde başarılı olan her takımın tüm oyuncuları A takımlarda başarılı olacak diye bir kural yoktur. Bazıları dökülüp gidecektir elbette…
Bugünlerde “Koruyalım bu çocukları”cılar yine işbaşındalar. Ağlaşıyorlar; yer arıyorlar bu gençlere. Yahu beyler! Korumacılıkla bir yere varılmaz. İyi oyuncu yırtar alır önündekinin formasını. “Önü tıkalı” hikâyesi orta düzey oyuncular için geçerlidir. Onlar yabancı kontenjanına da takılırlar, halının püskülüne de… İyi oyuncu ise burada takım bulamazsa, yurtdışında bulur. Yeter ki gerçek değerinde piyasaya çıksın…
Ah! İşte geldik işin püf noktasına: Gerçek değerine kim razı ki bu ülkede? Oyuncular ve menajerleri yabancı rekabetinden korunmak istiyorlar. Neden? Yalnızca daha fazla para kazanabilmek için. Yoksa... Daha iyi oyuncular yetiştirelim, kulüplerimize ve ulusal takımımız daha büyük başarılar kazandırsın bu çocuklar filan hepsi hikâye. İşin sonu geliyor paraya dayanıyor. Ülkemiz 3+2 kuralı nedeniyle orta düzey basketbolcu cenneti oldu: Korumacılık sayesinde bu çocuklar öyle iyi paralar alıyorlardı ki hiç oynamadan yedek sıralarını ısıtmayı kabullendiler.
Şimdi işler değişti: Yabancı kontenjanı altıya çıktı. (5+1) Yani bir takımın 12 kişilik kadrosunda 6 yabancı ve 6 Türk olabilecek. Bu yabancıların beşi de aynı anda sahada bulunabilecek. Türkleştirilmişleri de sayarsanız forma şansı arslanın ağzından midesine inmiş oldu “Türk Malı” oyuncular için…
Yanlış anlaşılmasın beyler! Federasyonun bu uygulamasını alkışlıyor değiliz. Altı doldurulmamış bu kontenjan artışı yarardan çok zarar getirebilir Türk basketboluna. Özellikle de “sahibinin sesi” Harun Erdenay’ın “bu iki yıllık geçici bir uygulama”söylemi tam bir faciaydı. Deneme tahtası mı bu ülkenin basketbolu? “Gelecek yıl takım sayısını artıracağız” de, “ümitler ligi kurup yirmi yaş altındaki oyunculara deneyim kazandıracağız” de ama sonuçları en erken beş yıl içerisinde kendini gösterebilecek bir uygulamaya “geçici” deme Harun kardeşim. Yoksa... Veliahtlığın tehlikeye girer!