9.5 yıl öncenin en genç milletvekili!

Şimdi en genç bakan!

Yani…

“Gençlik başında duman..

İlk aşkım, ilk heyecan..

Kovaladıkça kaçan ateş böceğim misin?”

Aslında o hiç kovalamadı..

Şans, onu kovaladı..

Yani şöhret, mevki, makam ve ticari fırsatlar..

Brezilya Dostluk Grubu Başkanlığı dahil..

Şans kovalıyor diye de..

Siyaset gibi ticareti de şansa bırakmak gerekmez!

Zaten iktidar dediğiniz de..

Siyaset ile ticaretin at başı gitmesi!

At, bazen sendelese de..

“Durmak yok yola devam!”..

Kılıç adı rastgele değil!

At binenin kılıç kuşananındır!

Siyaset hak..

Ticaret helaldir!

Helal aslında “Hele-al!” demektir!

O da helalinden 2 ev..

1 araba alıp satmış..

2 ayrı belediye de iddiaya göre “lojistik destek” sağlamıştır.

Bunlara bir de kara para, cinayet ve uyuşturucudan sanık birisi ile enerji şirketi ortaklığı eklendi!

Aslen hukukçu olan Sayın Kılıç bunlar için “iddia ve iftira!” diyor.

Ama bir bakanın yolsuzluğunu kanıtlamak, muhalefet için “zinanın ispatı” kadar zordur.

Bu zorluğu Mülkiye’de, hocamız Profesör Turan Güneş şöyle açıklardı:

“Zina yapanı kılıç kınında iken yakalamak şarttır!”

Zina yapanların en büyük güvencesi herhalde bir başka atasözümüzdü!

“Kılıç kınını kesmez!”

Bunlar işin şakası..

Ciddi ve hazin olan “İslamiyet referansımızdır!” diyen..

“Dindar nesil yetiştirmeyi” hedef alan bu iktidarın ilk icraatının zinayı yasadan (ve suç olmaktan) çıkartması oldu.

“AB’ye uyum” gereği denildi..

Ama asıl amaç, 2-3 eşli imam nikâhlı parti önde gelenlerini kıskanç eşlerin olası belasından korumaktı.

Dört dörtlük proje!

Aile Sağlık Merkezleri’ne resmen acil bir görev daha verildi:

“Baktığınız hastalardan okumaz-yazmaz olanları saptayıp 16 Nisan 2012’ye kadar

Bildirin!”

Acaba, aile hekimleri, 4+4+4 kapsamında okuma yazma öğretmenliği görevi de mi yapacak?

Böyle olursa, günde 300 hastaya baktığı için eleştirilen aile hekimleri yaşadı!

En çok okumaz yazmazı onlar saptayacak.. Bir de okuma yazma öğrettikleri hastalara nasıl reçete yazılacağını öğretirlerse..

Sağlık sistemimiz de kurtulacak eğitim sistemimiz de!

SGK, kimi kanser hastalarına kemoterapi ücretini ödemiyor.

(Örneğin, Mezotelyama tümörüne uygulanan ve Sağlık Bakanlığı’nca da gerekli görülen Sitoredüktif cerrahi ve intraperitoneal hipertemik kemoterapi!)

Sağlık Bakanlığı haksızlığın düzeltilmesi için çaba harcıyor.

Kurum ise ayak sürüyor.

Yönetmeliğin değişmesi ve eski hastaların da kapsama alınmasıyla bu adaletsizlik önlenecek.

Ancak SGK düzenlemeyi geciktiriyor.

Hastaların ölmesini bekler gibi bir tutum izliyor.

Amaç: Bütçede tasarruf!

Yöntem: Hastaların eks olması suretiyle dosyaları kapatmak!

Bu da herhalde “İleri Bürokrasi”ye bir örnek!

Aynı SGK, “yüz” ve “kol-bacak” nakillerine jet ödeme yapıyor.

Bu fark, kanserde “magazin” boyutu olmamasından.

Hz. Muhammed gibi!

Arap ülkeleri, Suriyeli “muhalif savaşcılar”a 100 milyon $ destek vereceğini açıkladı.

Hz. Muhammed’e atfedilen sözü herhalde

şu sıralarda Beşşar \tEsad tekrarlayıp duruyordur:

- Ben Arap’ım;

ama Arap

benden değil!

Başbuğ’a torpil!

Terör örgütü kurmak ve yönetmekten

yargılanan Org. İlker Başbuğ dua etsin ki..

Özel Yetkili Mahkeme kendisine insaflı davranıyor.

Ve Genelkurmay Başkanlığı döneminde dağlarda öldürülen PKK’lilerin hesabını tek tek sormuyor.

TOTOLOJİ

Totoloji bir siyasal deyim.

Ama “Toto oynama sanatı” anlamına gelmiyor.

Bir tür laf jinekolojisi..

Söz - doğum uzmanlığı..

Çok şey anlatır gibi yapıp da..

Hiçbir şey söylememek.

Örneğin totolog, Hamamönü’nde belediyeden ev konusunda değil de “bekârlık” üzerine konuşsaydı açıklamaları şöyle olurdu:

“Bekârlar evli değildir. Çünkü evliler bekâr olamaz. Bekâr olmak evli olmamayı gerektirir. Kişiler evliyse zaten bekâr değildir.. vs.vs.!”

Totolojide hiçbir şey söylenmez ama biteviye anlatılır.

Son gensoru, bunun en harika örneklerine sahne oldu.