Başka bir aşk istemez

04 Aralık 2022 Pazar

Kimilerinde “Mülkiye” alerjisi var.

Nedeni bu okulun öğrencilerine mülk-gayrimenkul aşkı aşıladığını sanmaları olabilir mi?

“Önce Mülkiye- Sonra Türkiye!” diye uydurulan slogan da bu yüzden olmalı.

Bugün kuruluşunun 163. yılını kutluyoruz.

Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye için, yaşatılan ve yaşanan zamanın ruhuna uygun bir iki söz etmek gerekiyor..

Mülkiye malum, mülk kökünden türeme.

“Kâinatta görünen görünmeyen tüm varlıkların sahibi” anlamına Tanrı

“Malik-ül mülk”tür. Buna elbette tüm gayrimenkuller de dahildir.

Mülkiye’yi Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi kabul edilen padişahlarımızdan halife Sultan Abdülmecit 1859 kurdu.

İki yıl sonra da Mülkiyelilerin mürüvvetini göremeden veremden 38 yaşında öldü

“Mekteb-i Mülkiye-i Şahane”yi asıl şahane kılan, geliştiren güçlendiren ilim irfan ocağı yapan bizzat II. Abdülhamit’tir. (Abdülhamit sevgisi yüce, Mülkiye sempatisi cüce olanlara duyurulur.)

Abdülhamit binası dahil her türlü katkıyı bizzat kendi kesesinden yapacağını Sadrazam Mithat Paşa’ya bildirmiş gereğini de yerine getirmiştir.

Mülkiyeliler kuruluş günlerini, Ankara’nın mütevazı semti Cebeci’deki üç veya dört katlı ve dört beş tane mütevazı binadan oluşan yerleşkelerinde kutluyorlar.

Adı Mülkiye ama nasıl derler, mülkten yana itibardan fazlasıyla tasarruf etmişler. Mülkiyeliler Birliği de ona ayak uydurmuş. Birkaç yıllık vakıflar tarihi binalarda icra-ı faaliyet sergilerken. Zülfü yare zamanı değil. Cız.

Bugün, onlarca yıldır olduğu gibi yine aşkla şevkle söyledikleri “Başka bir aşk istemez aşkınla çarpar kalbimiz! Ey vatan göz yaşların dinsin yetiştik çünkü biz!” Mülkiye Marşı’nı söylemekle yetinecekler.

Mülk dedik ya Türkçe bir sözcük değil. Demokrasi, televizyon, telefon da değil.

Ama bunları icat edemedik ki Türkçeleri yok diye de üzülelim. Bunları bulduk. Bunlarla idare edip gideceğiz. Mülkiye gibi.

Kaldı ki mülk o kadar da kötü olsa adliye saraylarımızın duvarlarına işler ve “Adaletin temelidir” diye ilan eder miydik?

Adalet ters de işletilebilir, gayrimenkulleri ve sahiplerini korumak için de tecelli eder. Ama yine de adaletten vazgeçemeyiz.

Mal canın yongasıdır. 

 

(Buradaki bilgilerin bir bölümünü, itiraz edilemeyecek bir kaynaktan, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nden sağladım.!)

**

Mülkiye padişah efendilerimizin hükmettiği devlete ve ahaliye sahip çıkmalarını sağlamak üzere ehliyet ve liyakat sahibi kadrolar yetiştirmek amacıyla kuruldu.

Velakin, merhum Turgut Özal’ın da “Özal’ın devamıyız” diyenlerin “Mülkiye husumetini” izah etmek hem kolaydır hem de zordur.

Bunu üç beş ay daha, okurun ferasetine bırakmak en doğrusudur.

Ama şunu da eklememek vebaldir..

Mülkiye kökü mazide olan bir ati, bir gelecektir.

Temelinde padişahların da harcı vardır, ölümsüz Mustafa Kemal Atatürk’ün de.

Nokta.

**

163. yıl ile birlikte 50. mezuniyet yılını dünden beri kutlayanlardan biri de

1968 giriş 1972 çıkışlı bizim sınıf.

Ankara Üniversitesi rektörü Profesör Necdet Ünüvar ve dekanımız Profesör Orhan Çelik’in de katılacağı kutlama töreninde bizim sınıf, bendenizi sağ olsunlar konuşmacı seçmiş.

Sevindim elbette.

Yönetim ise konuşmaları 5 dakika yani 300 saniye ile sınırlamış.

Zaten 4 konuşmacı var. Bir son sınıf öğrencisi, bir elli yıllık bendeniz ile dekan ve rektör.

Zamanın bu kadar tasarruflu kullanılması inşallah hayra alamettir.

Sayın rektör ile aynı dönemde milletvekilliği yapmıştık.

TBMM’de de gündem dışı konuşmalar da 5 dakikadır.

Rektörümüz mezun Mülkiyelileri siyasete ısındırmak istiyorsa biraz geç kaldı. Hepimiz yetmişlik olduk.

Törende hepimizin üyesi olduğumuz Mülkiyelilik Birliği yönetimi ise nedense yok.

Onlar daha genç mezuniyetlerinin 50. senesini beklesinler diye olabilir.

Sabrın sonu selamet.

 

*

Mülkiyelik aslında seçilmiş bir tür akrabalık. Mezunlar doğal arkadaş, ağabey, kardeş, abla, kız kardeştirler.

Altan Öymen özellikle gazeteciler ve siyasete bulaşmışlar için damardan akrabamızdır.

Geçtiğimiz haziranda 90. yaşını kutladı. Harıl harıl iki kitap birden yazıyor. İki yıl sonra o da mezuniyetinin 70. yılını kutlayanlarla birlikte olacak.

Bendenizi gazeteciliğe bulaştıran, içkiyi, kumarı gece hayatını bırakma sözü almadan bizlere on yıl sonraki kutlamalar için kopya verecek olan 60. yıllık mezunumuz gazeteci Olcay Göker ablamız da onur konuğumuz.

Özetle..

50 yıllık mezunlar olarak Tanrı’dan torpilliyiz.

Atatürk'ten, Hz. Muhammed'den bile esirgenen ve aynı dönemde okuduğumuz birçok sevgili arkadaşımızın sonsuzluğu tercih edip yaşayamadığı yaşları bizler yaşıyoruz.

Bunu için şükretmeliyiz.

Kurucumuz halife Abdülmecit Sultan’a ve Mülkiye’ye bugünkü adını veren Atatürk’e şükranlarımızı da ifade etmeliyiz.

Ve büyük Atamızın şu sözlerini de özellikle yeni mezunlar akıllarından çıkarmamalıdırlar:
“Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti’ne Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir. Siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere, benim sözümü tekrar ediniz.” (11.Aralık 1935)

*

Sayın cumhurbaşkanına haddim olmadan heveslenip Sultan Abdülmecit’e, M. Kemal Atatürk’e, erkenden göçüp giden sevgili sınıf arkadaşlarımıza ve çok değerli hocalarımıza rahmet ve minnetlerimi sunmak üzere bir Fatiha okumak istedim.

Ama 5 dakikalık süremden kısarlar diye bu hevesimi 75. yıla erteledim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları