Davayı laklakiye

22 Ocak 2023 Pazar

Büyüdüğü semt insanın yazgısını etkiler.

Tayyip Bey’i etkileyen Kasımpaşa olduğu gibi benzetmek gibi olmasın bendenizinkini de Sultanahmet belirlemiş olabilir.

Dünya tarihinin iki-üç bin, tarihimizin dört-beş yüzyılı da bizim mahallenin (Yerebatan Sarayı arka sokağı) üç-beş km çevresinde yazılmıştır.

Vefa Lisesi’nde tarih öğretmenimiz Reşad Ekrem Koçu idi.

Ülkemiz TV ile tanışmadığı için o yılların İlber Ortaylı’sı da Reşad Ekrem idi.

Dönemin efsanesi Eşref Şefik’in maç anlatması gibi ders anlatırdı.

Arada sözlü sınav yerine ilginç test soruları sorardı.

Bilene 10 verirdi. “Bilmiyorum” demeyip de uyduruk yanıt verene ertesi dönemin sıfırını da peşin verirdi.

Yazılı sınav beklediğimiz bir gün sırayla sınıfı tahtaya çekmeye başladı.

“Vaka-i Vakvakiye nedir?”

Birkaç kişi, “Boş konuşup padişahı sinirlendirme olayıdır”, “Saray havuzunda ördeklerin ölü bulunmasıdır” gibi yanıtlar verince, “Oturun zevzek budalalar!” diye azarladı.

Bu defa “Kim biliyor?” deyince, parmak kaldırdım.

Komşumuz “Kitabi Muhtar” amca anlatmıştı. Mahalle arasında top oynamayın nasihatı verirken anlatmıştı Vaka-i Vakvakiye”yi...

Aklımda kalanları bir çırpıda söyledim.

“On yedinci yüzyıl ortalarında ekonomik durum bozulmuş. Yeniçerilere düşük ayarlı akçe ile ödeme yapılmıştı. Yeniçeriler de sarayı basmışlar. Otuz kadar görevliyi teslim alıp Ayasofya’nın karşısında dev bir çınar ağacına asarak idam etmişler. Asılanların dilleri dışarı sarktığı için de bu olaya ‘Vaka-i Vakvakiye’ denmişti. Biraz da laklakiyat demek için olmalı.”

“Otur. On!” dedi.

***

Dileyelim mektep anısı anlatmak, birilerine dil uzatmak sayılmaz.

***

Baş ekonomist tezgâhından geçmiş 6’lı masanın iki lideri de arada stratejik derinlikli laflar edip duruyorlar.

İkisi de kafayı “Türklük” ile bozmuş görünüyor. “Türkiyelilik” denilmesi gerekir demeye getiriyorlar.

Hayalleri, Kürt ve sığınmacı oylarını zimmetlemek diyenler de var.

İkisi de dışişleri bakanlığı yapmış. Fransızın Fransalı, Almanın Almanyalı, İngilizin İngiltereliyim diyenine elbette hiç rastlamamışlardır.

Bu kez şanslarını Hatay’da veya Fatih’te denesinler. Önlerine çıkana “Nerelisin” diye sorsunlar.

Bir kişi de olsa hiç “Arabım!” diyene rastlayacaklar mı acaba?

Alacakları yanıt, Suriyeliyim, Iraklıyım, Ürdünlüyüm olacak!

Oysa hepsi Arap. Arapım diyen yok.

Sığınmacılardan alınacak ders çok. Birinci de bu.

GARİP BİR AİLE MAHREMİYETİ

13 Şubat’ta Sedat Peker ile AKP’li hanım vekilin, rektör-profesör olan eşinin mahkemesi Ankara’da başlıyor.

Dava çok ilginç. Bayan vekil evde resmi nikâhlı kocasına bağırıp çağırırken kocası da cep telefonundan bu sahneyi çekmiş. Peker’e göndermiş. Peker de yayımlamış. Bayan vekil ev haliyle, yani başı açık. Bu nedenle “aile mahremiyetinin” ihlal edildiğini öne sürüyor.

Oysa aynı sayın bayan vekilin bizzat açıkladığı yığınla aile mahremiyeti var.

İlk kez elli yaşına yakın evlendiği halde “18 yaşında gibi olduğunu” basına açıklamasını (Habertürk), belli ki yeterince mahremiyet saymıyor.

Basına açıkladığı başka “mahrem” bilgiler de var.

Tesettürlü bir hanım olarak milyonluk değerde yat satın alma nedenini, denize “rahat” girebilmek diye açıklaması örneğin.

Tesettürlü hanımların “haşema mayo” ile denize rahatça girdikleri herkesin malumu.

Haşema yerine yat satın almak için iki neden olabilir..

Satan kişi, ya yatı haşema kadar uygun bir fiyata vermiştir.

Ya da vekile hanımın haşemaya karşı alerjik bir bünyesi vardır.

Ki bunlar da “aile mahremiyeti”ne giren hususlardır.

***

Müstesna özelliklere sahip olduğu yaşamöyküsünden anlaşılıyor.

Mesala “Swahili” dili bilmesi sayesinde Tanzanya Dostlık Grubu başkanı seçilmiş.

Parti içindeki gücünün kaynağı Swahilice midir?

Yoksa, anayasa değişikliği nedeniyle TBMM kürsüsünde “Rabbülalemin yüzyıldır vurulan prangalardan kurtulmayı bize nasip eyledi...” yolunda yediği herze midir?

***

Keşke, ilk duruşmada sayın savcı bunu da gündeme getirebilse...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları