Kentlerden eğitime, sağlıktan ticarete...\n

Tüm ülke dönüşüyor.\n

Dönüşüm camlı-cilalı beyanatlarla, demeçlerle başlıyor.\n

Uydur kaydır yasalarla, yasaklarla sürüp gidiyor.\n

Ahlaksızlık gırtlağa kadar dayandı dayanacak.\n

Ama, örneğin...\n

Yunus Emre’ye bile adaba edebe uydurmaktan da geri kalmıyorlar.\n

İnşallah sıra Süleyman Çelebi’ye gelmesin.\n

CHP’li olanına değil...\n

Mevlidi Şerif’i yazan o muhterem zata.\n

Yüzlerce yıldır okunan o kutsal ilahi nasıl başlıyordu?\n

“Amine Hatun Muhammed anesi..\n

Ol sadeften doğdu ol dür danesi..\n

Çünkü Abdullah’dan oldu hamile...”\n

Şimdi sayın parti sözcüsü çıkıp da “Şart mıdır, kimin kimden hamile kaldığını belirtmek?!” diye sorsa haksız mı?\n

Tekerli tekerleme\n

Bazı bakan demeçleri yüzünden masallar bile dönüştürülecek:\n

- Demeç nerede?\n

- Dağa kaçtı.\n

- Dağ nerede?\n

- Yandı bitti kül oldu.\n

Hükümet Sözcüsü Arınç: “Ben de olsam dağa çıkardım!” dedi.\n

Başbakan’dan fırça gelince...\n

Demecini anında “revize” etti:\n

“Dağa çıkmayı aklımızın ucundan geçirmedik!”\n

- Ama dilimizin ucundan kaçırdık! \n

Da demedi, diyemedi.\n

Korku dağları bekliyor.\n

İktidarın önde gelenleri - önde gidenleri Tayyip Bey’den korktukları kadar Allah’tan da korkuyorlarsa...\n

Hepsi cennetlik!\n

Bu korku, bazılarında ne yazık ki, “şirk” boyutlarına varmış durumda.\n

Bu yüzden de...\n

Komisyon başkanı, parti sözcüsü, bakanı ve düz milletvekiliyle cümlesinin bilcümle zırvası tevile yöneliyor.\n

Ortalık “revize demeç”ten geçilmiyor.\n

Ama Sayın Arınç gibilerin kusuru yok.\n

Tevil işinin başını ne yazık ki, belediye başkanlığı günlerinden beri Tayyip Bey çekiyor..\n

O günlerde “3. köprü değil. Tüp geçit!” diyordu.\n

Unutuldu gitti.\n

İstanbul Belediye Başkanı seçimlerindeki rakibi şimdiki bakanı Ertuğrul Günay’dı.\n

Hayat da insanı revize ediyor!\n

Başbakan bu kez, 3. köprüye karşı çıkanları lanetliyor.\n

Milleti ve muhalefeti her gün “yemlemek” kolay değil.\n

Ayrılık zor kelime\n

Hürrem ile düşürdüğü seviyeyi siyaset sosyolojisiyle yükseltmeye yöneliyor.\n

“Kuvvetler ayrılığı”nı bütün engellerin (ve kötülüklerin) anası diye ilan ediyor..\n

Ortalık karışıyor.\n

Özellikle de bazı kavramlar 50’sinden sonra öğrenilince karışıyor.\n

Allah’tan, Allah vergisi bir pratik mantığı ve belagatı var.\n

Bu sayede 10 yıldır yandan ve camdan idare ediyor.\n

Ama laf cam dışına kayınca iş çatallaşıyor.\n

“Kuvvet”, tamam..\n

“Ayrılık” ise iyi bir şey değil.\n

Hele 5 vakit, “birlik ve beraberlik” nutku atan birisi için hiç değil.\n

Ortalık karışınca, adamları kulağına eğiliyor...\n

“Kuvvetler ayrılığının anlamını” bu kez tane tane anlatıyorlar.\n

Ayıptır söylemesi bir intihal vakası yaşanıyor.\n

Bu köşede latife olsun diye on gün önce yazdığımız “Başbakan’ın kastı kara, deniz, hava kuvvetlerinin ayrılığı!” lafını da belli ki okumuşlar ki...\n

Evirip çevirip Tayyip Bey’in önüne koyuyorlar.\n

O da zaten, askerliği kantinde yapmış da olsa, “en iyi müdafaanın hücum olduğunu” çok işi biliyor. \n

NTV’deki röportajda gerine gerine CHP’ye şutunu çekiyor:\n

“Onlar, darbecidirler, kuvvetler ayrılığından kara, deniz, hava kuvvetlerinin ayrılığını anlarlar!” diyor! \n

Bize de “pes” demek kalıyor.\n

O programda dağ da soruluyor.\n

Arınç’a fırça o soruyla geliyor.\n

Artık her şey açık\n

Ve göstere göstere..\n

Yeminlerden “Atatürkçü ilke ve devrimlerine, laikliğe bağlılık gibi tehlikeli ifadelerin” kalkacağı da belli oluyor.\n

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da...\n

O özü- sözü bir içtenlikle konuşuyor:\n

“Bu bir süreçtir. Çok güzel neticeler alındı. Ak Parti hükümeti olarak bu süreci devam ettireceğiz!”\n

“Bu süreç”, 3 Kasım 2002’de başlayan ve 11. yılına giren süreç.\n

Söz süreçten açılınca, Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Ankara’da Patriot sorusuna verdiği Çehov’lu yanıtı hep akılda tutmak gerek:\n

“Piyeste silah varsa sonunda patlayacaktır!”\n

Bu iktidar dış destekli bir piyes oynuyor.\n

Erbakan’ın “Milli Görüş”ünün “milli”si dışarıyı rahatsız etmişti.\n

Bunu dış âlemi iyi algılayan Abdullah Gül çok iyi görmüş ve Tayyip Bey’le birlikte “gömleği” çıkarırlarsa önlerinin açılacağını anlamıştı.\n

Başkan Bush’un seçim öncesi, hiçbir resmi sıfatı olmayan Tayyip Bey’i Beyaz Saray’da kabulü, Başbakan’ın Büyükanıt’la Dolmabahçe görüşmesinden bin kat daha mezarlık sırlarla doludur.\n

11. yılına giren piyesin senaryosu İsrail horozlanması ile Suriye kumarı dahil 2002 yazında Washington’da yazılmıştır.\n

Koalisyonlardan ve “güçlü ordu”dan asıl bıkan Türk halkı değil, Amerikan Devleti. (Ki Amerika’nın hepsine dolaylı/dolaysız destek olduğu darbelerden yakınması söz konusu değildi!)\n

DYP ve ANAP’ın kuşkulu biçimde seçim dışı kalması AKP’ye 100’den fazla milletvekili kazandırdı...\n

Koalisyon dönemi kapandı.\n

Sıra güçlü ordunun süngüsünü düşürmeye gelmişti.\n

“Çuval” ile düğmeye basıldı...\n

Terör liderlerinden birinin “gizli tanıklığı”...\n

Ve Genelkurmay Başkanı’nın terör liderliğinden mahkûm edilmesi ile Ergenekon’da zirveye ulaşılmak üzere... \n

3. perde biterken, sahnede artık ne TBMM var ne de güçlü ordu...\n

Varsa yoksa “tek adam”.\n

Tek adamla iş tutmak, iş görmek süper kolaylık.\n

Suriye bunun kanıtı.\n

Piyeste silah var... İlaveler de geliyor...\n

Ne zaman nasıl patlayacağını Allah biliyor.\n

AKP’den hâlâ umudunu kesmeyenler de keşke tahmin edebilse...