Feryat..

01 Ağustos 2021 Pazar

Yangından, selden, depremden korkar gibi korkuyoruz başımızdakilerden.

13 uçaklı Saray iktidarının Orman Bakanı, “Bir tane yangın tayyaremiz yok!” diyor.

Yuuh” çekemiyoruz.

Belki insafa gelirler diye Kuranıkerim’den alıntı yapmaya bile korkuyoruz:

İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım...” diyemiyoruz. 

*

“Başımızdaki beyinsizler” demedim Savcı Bey, içimizdekilerin işledikleri (günahlar)” dedim. ..

Hımm.

Hem ben demiyorum. Kutsal kitabımız Kuranıkerim Araf Suresi 155. ayet böyle diyor Savcı Bey!

*

Kuran ayetleri mahkemelerde kanıt olur mu?

Siyasette oluyorsa, hini hacette adalette de olmalı.

Türkiye bir uçtan öbür uca yanıyor.

Birkaç gün önce sel ile tufan ile boğuşuyorduk.

Sabit alın yazımız deprem idi.

Yıkılacak kentlerimiz, başımıza çökecek evlerimizdi.

Seller patlak verdi aniden.

Karadenizlinin dünyası karardı, evi, bağı bahçesi, hayvanları sele gitti.

Demeye kalmadan ülke bir uçtan baştan ötekine yanmaya başladı.

Kim bilir hainler değilse belki de tabiat baş kaldırıyor bu defa.

Böylesi yirmi yıldır ilk kez yaşanıyor.

Semaya yükselen şu feryada bakar mısınız?

Yâ Râb,

bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? 

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı! 

Nûr istiyoruz...

Sen bize yangın veriyorsun! 

“Yandık!” diyoruz...

Boğmaya kan gönderiyorsun! 

*

Yâ Rab,

bu ne hüsrândır, İlâhî, bu ne zillet? 

Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede ma’nâ? 

Zâlimleri adlin, hani, öldürmedi hâlâ! 

Cânî geziyor dipdiri...

Can vermede ma’sûm! 

Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm? 

*

Esmezse eğer bir ezelî (nefha) rüzgâr , yakında, 

Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında, 

Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban? 

Eyvâh! Beş on kâfirin îmânına kandık; 

Bir uykuya daldık ki: Cehennemde uyandık! 

Mâdâm ki, ey adl-i İlâhî yakacaktın... 

Yaksaydın a mel’unları...

Tuttun bizi yaktın! 

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar; 

Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan! 

Nâ-hak yere feryâd ediyor:

Âcize hak yok!”

*

Bu satırlar suç örgütü lideri Sedat Peker’in sosyal medya mesajlarından değil.

Sayın savcılar, hele de İletişim’in şedit başkanı, dileriz bu mesajları halkı kin ve düşmanlığa teşvik saymaz. Gerçi sayarlarsa da bu hengâmeye pek uygun düşer.

Bu feryat İstiklal Marşımızın ölümsüz şairi Mehmet Akif Ersoy’dan..

(Ve yamukluk falan olmasın diye de doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesinden.)

*

SURİYE VE KİTABI

Ömer Önhon Türkiye’nin Şam’daki son büyükelçisi. 27 Mart 2012’de binanın kapısını kilitleyip merkeze döndü. 1998 yılında savaşın eşiğindeydik. Ortak bakanlar kurulu toplantılarından karşılıklı vizesiz seyahat anlaşmalarına, Emevi Camiii’nde cuma namazı kılma “stratejimiz” den dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Kırmızı çizgimiz 100 bin Suriyeli göçmendir.” hedefinden, “Ülkemizdeki Suriyeliler giderse sanayimiz çöker!” pozisyonuna savrulduk.

Bahçeli dün şapkasında hayırlı bir tavşan çıkardı: “Düzensiz göç, adı konmamış istiladır. Demografik yapımıza kumpastır!” dedi.

Bu cumhur ittifakında bir çatlak sayılır mı?

Yoksa “Suriyelileri 2 yılda geri göndereceğim” diyen CHP lideri’ne bir göz kırpma mı?

Ömer Önhon da “Büyükelçinin Gözünden Suriye” (Remzi Kitabevi Temmuz -2021 )kitabı da bu tür güncel siyasi sorulara yanıt vermiyor. Ama 360 sayfalık kitabının sistematiği meraklı bir okurun güney komşumuzla ilgili bir çok sorusuna karşılık veriyor.

*

Önümüzdeki mart ayında 10 yıl dolacak ki Suriye ülkemizin demirbaş bir sorunu.

Önhon’a göre “Suriye’deki kriz uzun yıllar yılı sürecek gibi duruyor.

Zira Millet İttifakı ile Bahçeli’nin Suriyeliler geri gönderme hedefi kolay gerçekleşmeyeceğinin habercisi. Zira ükenin yarısı Esad’ın hakimiyeti altında değil. Dahası nüfusun yüzde 90 ‘ı yoksulluk sınırında yaşıyor.

Ülkede on binlerce silahlı insan bulunmakta.

PKK uzantısı YPG’nin belkemiğini oluşturduğu SDG  (Suriye Demokratik Güçleri) ülkenin yüzde 35-40’ına hakim. Petrol yatakları, su kaynakları, tahıl ambarları hep bu bölgede. 

Türkiye’deki 3.6 milyon Suriyeli sığınmacınun büyük bir bölümü savaştan çok işsizlikten, yoksulluktan ve çaresizlikten Türkiye’deler.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları