Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kanun Dairesinde Gazeteciler Bayramı!
Yarın bizim bayram.
Özgürlük - Bayram - Gazetecilik...
“Üç benzemez!” mi demek gerek, yoksa “Üçün biri...” deyip noktalayıp geçmek mi gerek karar vermek zor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası “Özgür Gazeteciler Kongresi”ni topluyor.
Adli tatil başladığı halde, toplantı yeri Silivri Duruşma Salonu değil maalesef.
Herhalde, Başkan Ercan İpekçi başka bir tiyatro salonu seçecektir.
Kongrede elbette, gazeteciliğimizin hali, geçmişi, geleceği konuşulacak.
Yabancı meslek kuruluş temsilcilikleri de olacakmış.
Lafı bu sıcakta uzatmak yerine elbette birisi çıkıp “akil meslektaşlarımızdan” Hasan Karakaya’nın dün aktardığı fırkayı anlatmalıdır:
“Öteki dünyada dünyanın ahvilini soranlara, ‘Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu’ dersen onlar anlar!”
“Dünyanın ahvali” sorusunun yanıtı aslında, “Türkiye’de medyanın özetidir!”, gazeteci Yiğit Bulut’un “Başbakan’ın Medya Başdanışmanı” olmasıdır...
Balbay’ın, Tuncay Özkan’ın, Haberal’ın, Doğu Perinçek’in, Yalçın Küçük’ün kalemleri, kelamları yüzünden zindanlarda tutulmasıdır.
İleri demokrasinin gerisi
Ülkemizde basın ve ifade özgürlüğünün yani, ileri demokrasinin tarihi aslında çok gerilere gidiyor.
Son birkaç padişahımız da anayasa yapmaya merak sarmıştı.
Erdoğan’ın bu işi, taksit taksit keyfini çıkararak yapmaya çalışması da bir tür gelenek yani.
Vahdettin’in Çengelköy’deki özel köşküne yerleşeceği belli olduktan sonra saltanatın kaldığı yerden devam edeceği de kesinleşti.
2. Abdülhamit 1876 Anayasası’na “Matbuat kanun dairesinde serbesttir!” hükmünü koydurmuştu!
Bugün de serbest.
Ama “torba kanunlar dairesi”nde!
Toplantı ve gösteri yapma hakkı gibi, ifade özgürlüğü, sendikacılık, bilgi alma hakkı vs. her tür serbestlik var.
Bu tür “Kanun dairesinde serbestliğin” kökü bir buçuk asır gerilere gidiyor.
Ki bu anlamda bizim “ileri demokratik özgürlüğü” çok cins bir hale getiriyor! Örneği Emniyet-Sen Başkanı Faruk Sezer bugünden veriyor:
“Polisin sendika kurması anayasamıza göre serbest. 51. maddesi, ‘Bu serbestlik kanunla düzenlenir!’ diyor. Ama 4688 sayılı kanun buna izin vermiyor!”
Özetle...
Kanun dairesinde serbestlik, bir tür, tavşana kaç - tazıya tut özgürlüğü!
2010’daki anayasa referandumunda dikkatler başka maddelere çekildi.
Darbe yasaklarına hiç dokunulmadı.
Birçok özgürlük de “torba yasalara” doldurulup bir kenara atıldı.
Son örnek Meclis tatile girerken verildi.
Milyonlarca gencin yaşamını belirleyen ÖSYM yönetimi “dokunulmazlığa” kavuşturuldu.
Soruları yayımlamaktan, yani hesap vermekten kurtuldu.
Artık Başbakan gibi, birçok kurumun da her lafı, her tutumu kanun.
Hak ve özgürlüklere gelince...
Her şey “kanun dairesinde” serbest!
Kullanılmayan Kabotaj’ın Hakkı..
“Kabotaj Bayramı bu yıl kutlanmadı!” diyen Oktay Ekinci yanılıyor.
Hiç sezdirmediler ama, Erdoğan ailesi bu bayramı deniz içinde Urla sahilerinde kutladı.
Burak’ın gemicik sahibi olmasından sonra zaten 1 Temmuz bir anlamda ailenin bayramı olmuştu.
Oğul Burak da zaten babası kadar olmasa da “gemisini yüzdüren kaptan” özelliklerine sahipti.
Gemiciği muhalefetin gözünden dilinden uzak tutmayı başardı.
Gemicik, rahmetli Erbakan’ın oğlu Fatih’in gece mavisi Mercedes’i kadar bile ilgi çekmedi.
Bunu Kabotaj hakkını kullanmayarak gerçekleştirdi.
Bu hak, malum, karasularımızda, sahillerimizde “sadece” Türk vatandaşlarına ve Türk bayrağı taşıyan gemilere tanınan bir ulusal imtiyaz.
Farzı mahal...
Vietnam’dan Uruguay’a kömür taşımakla.
Ümit Burnu’nu tersten aşıp İzlanda’nın donmuş balığını Japonya’ya nakletmekle ömür geçer mi?
Neyse, burada keselim!
“Aileyi karıştırmayalım!” diyen Başbakan’ın bu işleri asıl kendisinin karıştırdığını falan karıştırmayalım!
Bodrum’a Ambulansla Gidin!
İki hafta önce bir merdiven kazası.
İki seksen beton zemin.
Bir ayak bileği kırık. Öteki ezik, büzük, haşat.
En yakındaki hastaneye telefon.
“Ambulansımız yok!”
Kendi olanağınız ile hastaneye varınca, yan kaldırımda park halinde iki ambulans.
“Bu ne yaaa?!!”
“Efendim şey, biri arızalı. Ötekinin şöförü...”
Örsan Öymen de yıllar önce (1987) bir temmuz ayında rahatsızlanmıştı.
O zaman ambulans bulundu.
Ama bu kez doğru dürüst hastane ve doktor yoktu.
İzmir’e götürülürken, kaybettik.
Bodrum meraklılarına bu bir ders oldu.
Peşi peşine birçok lüks hastane açıldı.
Ama belli ki arızasız ambulans ve şoför sorunu pek aşılamamış!!
Geçmiş olsun diyen/diyemeyen herkese şükranlarımı sunarım.
\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza