Kıdemli bir Cumhuriyet delikanlısı...

01 Ocak 2017 Pazar

A-ha 2017 yılı da geldi!
İlk gününün ilk saatleri geçti gitti bile..
Bakalım, bu iki bin on yedi..
Nelerin “yenilmesine” sahne olacak?
Zaten yenilmeye uygun fazla bir şey kalmadı.
Hem kamusal zıkkımlanma anlamında kalmadı, hem de mağlubiyet anlamında!
Saray’ın mutfağında fiks menü hazırlanıyor.
Sağından solundan, kenarından köşesinden yenilip tüketilmekte olan hak ve özgürlükleri bu kez toptan silip süpürmenin hazırlığı var.
Hak hukuktan, laiklikten, cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden geriye pek bir şey bırakmama iştahı ile kazanın dibi sıyrılıyor.

***

Bu kadar kötümser bir girizgâh hem yeni yıla ayıp, hem de okurlara.
Ama en büyük ayıp Cumhuriyetin hâlâ zinde, hâlâ azimli, hâlâ üretken 100 yaşını kutlamaya hazırlanan delikanlılarına.
Ziya Müezzinoğlu da bunlardan birisi.
Ziya Bey, “Hayal ettiğimiz ülke bu değildi!” diyen Çetin Altan kadar buruk değil.
İyimserliği isminin anlamından çok, Mülkiyeliliğinden geliyor.
Onlarca yıl yüksek bürakrat olarak, büyükelçi olarak, parlamenter olarak, senatör olarak, üç ayrı hükümette bakan olarak çok uzun yıllar devlette çalışmış olmasından, halkın ve devletin DNA’larını çok iyi bilmesinden geliyor.

***

Cumhuriyetin ilanından önce doğduğu için, doğum tarihi özel kayıtlara 1919 olarak geçmiş.
Okul arkadaşı, Maliyeci meslektaşı Cahit Kayra ise bu yıl 100. yaşını kutlayacak.
Müezzinoğlu Türkiye’nin 1950’lerde başlayan Avrupa Birliği macerasının baştan sona içinde yer aldı..
Hâlâ da etkin bir görevi var:
- Türkiye Avrupa Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı.
Türkiye ile Avrupa’nın yazgısının birbirinden kopartılamayacak kadar iç içe geçtiğine inanıyor.
“Çünkü” diyor, “muasır medeniyet seviyesine ancak bu birlikteliğin sürdürülmesiyle ulaşılabilecektir! Öteki tüm yollar çıkmaza sürükler ülkemizi”.
Daha fazlasını ne söylüyor ne de yazmış. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyor.

İki Türkiye
Müezzinoğlu 1938 yılında Kayseri Lisesi’ni, 1942’de Siyasal Bilgiler Okulu’nu bitirdi. Ertesi yıl müfettiş yardımcısı olarak girdiği Maliye Bakanlığı’nda her kademede görev yaptı. Kurucu Meclis Üyeliği (1961), MIIT Genel Sekreterliği, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı (1962-1964), Bonn Büyükelçiliği (1964-1967), AB Daimi Temsilciliği (1967-1971) yaptı. 1972’de ve 1978’de iki hükümette Maliye Bakanlığı yaptı.
Daha sonra emekli olup sivil toplum kuruluşlarında “kamusal hizmetleri”ne devam etti.
Geçen günlerde “İki Türkiye” adını verdiği, Cumhuriyetten daha uzun olan yaşam öyküsünü bitirdi.
Cumhuriyet dönemini boydan boya yaşamış kıdemli bir yurttaşın duygularını satırlara dökmüş:
- Özgür ve bağımsız insanı özlüyorum. Çoğulcu demokrasiyi özlüyorum. Kuvvetler ayrımını, halkın iradesini temsil eden Meclis’i özlüyorum. Bağımsız yargı erkini özlüyorum. Hukuk devletini, yargıç güvencesini özülüyorum.

***

Ziya Bey’in 73 yıllık kamusal yaşamdaki serüveni, laik ve özgür bir Türkiye özlemi öyküsü.
Öyküsünü “umudunu kaybetmediğini” ilan ederek noktalıyor.

***

Ekşi sözlükte yıllar önce bir genç şöyle yazmış:
“Mükemmel soyadı dolayısıyla ailesine gelin gitmeye çalışırdım!”
Şu anda kabinede bulunan nevzuhur bir politikacı dolayısıyla soyadı, sihrini kaybetmiş görünüyor.
Tıpkı çok uzun yıllar devlet bürokrasisinde “Cumhuriyet Savcılığı”na eşdeğer kutsallıkta sayılan “Maliye Müfettişliği” gibi.
Halen kâğıt üzerinde onurla taşıdığı “Fahri Mülkiye Müfettişi” sıfatı da var.
Ama ne yazık ki...
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun arada bir “Ben hesap uzmanıyım!” demesine sinir olan Tayyip Erdoğan’ın, hem hesap uzmanlığını hem de Maliye Teftiş Kurulu’nu lağvetmesi ile “Maliye Müfettişliği” de tarihe karıştı.
Ziya Bey’le birlikte umut ve azmi taptaze Cumhuriyetin yaşlı genç tüm yurttaşlarının yeni yılı kutlu olsun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları