Lahmacun Adaleti, Kariyeri

15 Şubat 2013 Cuma

Siyasetimiz ne yazık ki, “ileri demokrasi”den çok, “geri mizah” mağduru.
Mizah ise Başbakan’a veya onun nutuk yazarlarına bırakılmayacak ciddi bir iş.
İdris Naim Şahin Bey gibi bu mağduriyeti arada bir fark edenler gidermeye çıkıyor.
Ama onların da ömrü uzun olmuyor.
Yine de onlar sayesinde kamuda İdris Naim Bey mukallitleri uç veriyor.
BDDK’nin yenice başkanı
Mukim Öztekin de bunlardan biri…
Nerede mukim tam bilmiyoruz.
Bodrum’dan örnek veriyor.
Sayın Öztekin belli ki, mizahtan yana tekin birisi değil...
“Kredi kartı aidatlarını” savunurken şöyle demiş:
“2 liraya lahmacun var ama Bodrum’da 50 liraya satılan da!..”
BDDK Başkanı belli ki ne yediğini de ne dediğini pek bilmiyor…
Kart - aidat - lahmacun - Bodrum!..
Kendimden söz etmek gibi olmasın, bendeniz, 40 yıldır Bodrum’a giderim ve lahmacun yerim, 50 TL’ye hiç yemedim…
Yiyeni de, yenen yeri de görmedim!..”
Sayın Öztekin lahmacunun yanında bir kadeh de şampanyadan falan söz ediyor!
Kredi kartı aidatının haksız ve hukuksuz kesildiği yargı kararıyla sabit.
Kendisi bu kararın tüm kart sahipleri için geçerli hale getirilmesini savunmak yerine,
kart sahiplerine lahmacuncu çırağı muamelesi yapması da bir tür postmodern mizah.
Bankaların çıkarlarını savunmak Bankalar Birliği’nin görevi.
Öztekin Bey, belli ki ilerisi için kendisine kariyer planı yapıyor…
Haşa, büyük bir bankanın CEO’luğu falan değil elbette.
Bodrum’da
Dom Perignon’la birlikte lahmacun da servis edilen lüks bir lahmacun mağazası!
Kredi kartına 12 taksitle!

\n

CUMOK, Soru, Öneri...

\n

Adi suçları cezalandırmama kültürü hızla yayılıyor.
Cinayet, soygun, saldırı, taciz haberleri beşinci plana itildi.
Varsa yoksa örgüt!
Bireysel suçlar olağan sayılıyor.
Kadınlara yönelen şiddet ve vahşetin arkasında bu hastalıklı anlayışın kurumsallaşması yatıyor.
Bir
CUMOK soruyor:
On yılda öldürülen kadınlar liginde dünyada kaçıncı sıraya yükseldik?
Bir de önerisi var:
Hastalıklı hale gelen kadın-erkek ilişkileri için, Aile Bakanımız
Fatma Şahin kapsamlı bir araştırma yaptırsa ve akademik bir unvan elde etse...
Ve hiç değilse her gün yenisi işlenen kadın cinayetleri de bir işe yarasa.

\n

(Kadıköy-A.Esra Aydınöz)

\n

Falda 40 Katır 40 Satır Var

\n

Başbakan’ın, Ekim 2011’deki Güney Afrika gezisi iktidar - cemaat “rekabeti ve garabeti”ni görünür hale getirdi.
Ama Türkiye’den pek fark edilemedi.
Adı sadece
“Ali Bey” diye bilinen çok zengin, çok güçlü bir cemaat ehlinin büyük katkılarıyla Afrika kıtasının Selimiye Camii benzeri en görkemli camisinin (Nizamiye Camii) açılışı yapılacaktı.
Ama Erdoğan, cemaate tatsız bir sürpriz yaptı.
Açılışa gitmeyerek cemaati büyük bir düş kırıklığına uğrattı.
Bir başka hayal kırıklığını da daha önce cemaat Erdoğan’a yaşatmıştı:
Zaman yazarı
Ali Bulaç’ın, Anayasa Mahkemesi’nin, AKP’yi kapatma kararını açıklayacağı sırada yazdığı bir yazıyla!
“AK Parti’nin kapatılması, Türkiye’nin dengelerini pek fazla değiştirmeyecektir!” anlamındaki bu yazı ki “F.Gülen Resmi Sitesi”nde hâlâ duruyor.
Cemaatin şirket ve okul düzeyinde hizmet verdiği Afrika ülkelerine hükümetin büyükelçilikler ile THY’nin yeni uçuş hatları açması aslında
“Cemaatin paralel yapılanması”nı denetlemek içindi.
Ama bu durum tam tersi sonuç veriyor:
Cemaat daha güçleniyor..
“Erdoğan’sız AKP’nin akıbeti” gibi, “Gülensiz cemaatin geleceği” de kenarda köşede tartışılabiliyor.
İki tarafın da tek amacı var:
Daha fazla mevzi kazanmak ve güçlenmek!
Gülen’in önü, arkası çok sağlam!
Erdoğan’ın Çankaya’ya
“Mutlak - Tek Adam” olarak çıkma sevdasının tek nedeni var: İktidarına cemaati ortak etmemek!
Acaba Türkiye için hangisi hayırlı?
Muhteşem Sultan Tayyip mi? Erdoğan – cemaat koalisyonu mu?
Elbette bir de
“bonus soru” var:
“AKP - BDP ittifakının TC’ye maliyeti?”

\n

Barış/Uzlaşı İstifası...

\n

Hürriyet’in Ertuğrul Özkök’ü dün, “İmralı sürecine katkı olacaksa ben Türklükten istifa ediyorum” dedi.
Ve ekledi:
“İnşallah tanınmış bir Kürt de Kürtlükten vazgeçer!”
Amacı açık:
“Türk’süz, Kürt’süz bir Cumhuriyet oluşturmak!”
Öneri şahane!
Ama Ertuğrul’a denk gelecek bir Kürt’ü bulmak kolay mı?
Daha doğrusu biri var. Ama o da içeride...
Hem o Kürtlükten vazgeçtiği anda...
Kürt sorunu denilen şey de çöküp gidecek...
Yani Ertuğrul istifa ettiğiyle kalıyor!
“Kimliksiz” yazarlık ise etsiz tas kebabı yapmaktan daha zor...
Şimdilik onun için tek çıkar yol kalıyor:
Yazdığı gazetenin sloganına sarılmak:
“Türkiye Türklerindir!”
Ama yakın tarihimizin en ünlü
“eski genel yayın müdürü” uzlaşmaya hep açıktır.
Bu slogana bile ek yapmaya hazırdır:
“Türkiye hem Türklerindir, hem Kürtlerindir, hem Lazların, hem Boşnakların.”
Yeter ki barış ve uzlaşı olsun!

\n

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları