Önseçim Kutlanmalı Ama Kutsanmamalı!

31 Mart 2015 Salı

Demokrasi ve devrim sözcükleri fazlasıyla eprimiş de olsa, çok partili sistem sistemine geçiş bir demokrasi devrimidir. Bu “devrimi” biraz kendiliğinden de olsa CHP iktidarı gerçekleştirdi. Partiden kopanlar, “4’lü takrir” diye anılan başkaldırı belgesiyle Demokrat Parti’yi kurdular. 1946’daki ilk çok partili seçimler gerçekleşti. 70. yıla giriyoruz.
Önceki gün, CHP, on binlerce parti üyesinin katılımı ile bir “önseçim şöleni” yaptı. Ve çok partili - çok adaylı bu “devrim”in 70. yıldönümü kutladı. Önseçimi kazanan adaylar dileyelim “sonraki seçimi” de kazansınlar. Ve öteki partilere de örnek olsunlar. Ama biraz zor. Çünkü, bu 70 yıllık pratik gösterdi ki, siyasi parti demek, siyasi liderlik demek.
Siyasi liderlik için de milletvekili adaylarının seçimi, sıralaması millete bırakılmayacak kadar ciddi bir iş! Tayyip Bey’i falan çoktan geçtik. Bu konuda CHP’nin tepe yöneticileri bile böyle düşündükleri için çok eleştiriliyor. Kamuoyuna kendisini “Dersimli Kemal” diye sunmayı yeğlediği halde, Sayın Kılıçdaroğlu, “önseçim ile şaka olmayacağını” bildiği için CHP’nin mutlak kalesinden aday oldu. İyi de yaptı. Seçmenin sağı solu belli olmaz. Hele parti üyesinin hiç olmaz.

***

Önseçim demek, parti üyeleri ile yapılan seçim demek.
“Parti üyeliği” ise ne yazık ki objektif ölçülere göre belirlenen veya oluşan bir sıfat değil. Bu sıfat ise daha çok il ve ilçe başkanlarının, yönetimlerinin “önceliklerine” göre belirleniyor. Genel seçimlerde oy verecek ortalama seçmen nedense siyasi partilere gidip üye olmaya pek yanaşmıyor. Parti üyeliğinin ülke genelindeki temsil gücü ne yazık ki önseçimlere pek yansımıyor. CHP’de üye yapısı ile toplumsal katmanların niteliği ve niceliği ne yazık ki çakışmıyor. Hatta yer yer çatışabiliyor.
Özetle genel seçmen yapısı ile partinin üye yapısı her zaman ve her yerde özdeş olmuyor.
Parti üyelerinin tercihleri ise birçok ahvalde genel seçimlerde oy kullanacak seçmenlerin önceliklerine bire bir uymayabiliyor.
CHP’nin üyelik ve delege yapısının zaafı buradan kaynaklanıyor.

Temsilde adalet ve atalet
CHP’de gençleşme ve kadın adaylara öncelik verme politikası elbette çok çağdaş, çok yerinde bir uygulama. Ama önseçimlerde oy kullanan parti üyelerinin, daha farklı öncelikleri olduğu da bir gerçek.
Parti üyeleri kendilerini “her anlamda” temsil edenlere oy vermeye eğilimli. Milletvekili adaylarında aradıkları deneyim, birikim, tahsil, terbiyeden çok kendisine her bakımdan, ama en çok da “kültürel yakınlık”...
Devlet adamlığı özellikleri, parlamento tecrübesi gibi iktidar partisi olmanın gerektirdiği nitelikler, parti üyeleri için ne yazık ki ön planda değil. İsim vermek uygun kaçmayabilir; ama bu nokta da şart: Parti üyeleri yılların saygın siyasetçisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş’ı 16. sıraya ittiler! Hele organize ve aşağılık bir tuzağa maruz kalıp da liderlikten düşürülen Deniz Baykal’a hemşerilerinin, AKP’ye inat olsun diye sahip çıkmaması ve genç bir hekimi liste başı yapması siyaseten ibretlik bir durum.

İyi ki Kontenjan Var
Milletvekilliği sıralaması elbette demokratik olmalı ve parti tabanının demokratik tercihlerine göre biçimlenmeli... Ama parti tabanının da ülkenin toplumsal, ekonomik ve kültürel değerlerine göre sekillenmiş olması gerek! Daha kestirme bir deyişle parti üyelik yapısı toplumsal yapıyı yansıtmalıdır. Temsilde adaleti yansıtmalıdır.
Kadınlar, işçiler, emekliler, öğrenciler, esnaf kesimlerinin parti üyeliğine toplumdaki oranları ölçeğinde yansıması gerekiyor. Yoksa, hemşeri gruplaşmaları vs. ile oluşmuş liste sıralamasının genel seçimlerde çoğunluk desteğini kazanması zora giriyor. Bu sakıncayı gidermenin yolu genel merkeze kontenjan adayı belirlemekten geçiyor. Elbette kontenjan adaylığı uygulaması hiç demokratik değil. Ama çok demokratik diye de yılların siyasi deneyimine, birikimine sahip siyaset adamlarının, birikimli diplomatların saf dışı edilmesi de devlet yönetimine talip olma gerçeğine pek uymuyor.
Birikimli, üstün niteliklere sahip olsa da bir büyükelçinin, bir yüksek bürokratın parti üyelerinden oy alma şansı pek yok. Ama onlar olmadan ülke yönetme iddiasında kadro çıkarma olanağı da hiç yok.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları