Şeriat gerekirse onu da...

31 Temmuz 2016 Pazar

“İmam” olduğuna, 40 yıldır en incesinden ve en damardan siyaset yaptığına göre, Gülen’in Türkiye’deki nihai amacı “şeriat düzeni”dir.
Şeriat, Kuran’daki ayetlere ve Hz. Muhammed’in sözlerine dayandırılan İslam hukukudur. Ki, bugünkü iktidar için katiyen kötü bir düzen değildir.
Tam aksine en ideal yönetim şeklidir. Erdoğan, bu ideali kutsama uğruna, hapiste yatmayı göze almıştır.
“Minareler süngümüz, camiler kışlamız!”
“İşgalci küffara” karşı yazılmıştır. Ama o şiir ülkenin ağır aksak da olsa işleyen demokratik hukuk düzenine karşı bir meydan okuma idi.
Ki bu sayede, önce her tür cemaat tarafından baş tacı edildi, sonra da iç-dış rüzgârın etkisiyle bugünkü “başarılarına” ulaştı...

***

“Beraber yürüdük biz bu yollarda...” şarkısındaki “partner”in kimliği biraz muğlaktır.
Bu türkü, Gülenciler için pek iştah açıcıdır.
Sahiden yola birlikte çıkıldı... Sonrası nazara geldi ve mezara kadar derken pazarda ve çıkmaz bir pa
zarlıkta son buldu.
Gülenciler (ve 1999 yılı başında, 33 gün ara ile Apo’yu paketleyip Gülen’i kanadı altına alan Güç), 15 Temmuz gecesi, ülkeyi görünürde topyekûn teslim almak istedi.
Ama bu heves kursaklarında kaldı.
Bunda Erdoğan’ın pek bayılmadığı bağımsız ve özgür medya sayesinde sergilediği metanet ve sokağa dökülen milletin cesaretinin payı elbette çok büyük. (Başbakan Binali Bey’in serinkanlı tutumundaki payı da teslim etmek gerek!)
“Kışla” ele geçirilmek istendi ve “camiler” marifetiyle Gülen, kendi milli ve yerli olmayan ideolojisini ülkeye egemen kılmak istedi.
Ama “Darbe” yine de bu haliyle bile amacına ulaştı.

***

“Kırk türlü acemilik barındıran bu girişimin” bir amacı da belki bu!..
Soros, “Türkiye’nin en iyi ihraç malı ordusudur!” demişti. Bu biraz övgü, biraz dalga içeriyordu. Sonuçta doğruydu. Ama artık kendi parlamentosunu bombalayan, kendi vatandaşını kurşunlayan bir orduyu kim ne yapsın?
“15 Temmuz”un hedefi 4 Temmuz 2003’te K.Irak Süleymaniye’deki Türk subaylarının kafasına geçirilen çuval eylemini tamamlayan süper bir prodüksiyon olabilir mi? Ya da ciddi bir uyarı:
“PKK eşittir PYD kafasını değiştirin!”

***

“Amacına ulaşmamış darbe” de planın bir parçası olabilir!..
Bölünmüş Irak, parçalanmış Suriye... Bir de yanına dağınık Türkiye!
Biraz fazla olacağı için bu noktada bırakıldı...
Stratejik müttefikin hesaplarından sual olunmaz.
Nitekim, Amerikalı komutanlar “TSK’deki bazı muhataplarımız hapiste!” bile dedi.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demokrasi nöbetleri” sürerken bu nöbetlere gönülden katılıp da fiilen katılamayan sessiz çoğunluğun endişelerini dikkate almalıdır. Nöbetlerin, ileride güdümlü, kitlesel, partisel “öfke nöbetleri”ne dönüştürülme olasılığı!
Üç gün önce aniden “Taksim’e kışla ve cami yapılacak” diye ilan etti.
Askeri okullar bile kapatılırken, kışlalar sürgün edilirken “Taksim’e kışla” ne iş?
Demokrasimizin kökleşmiş iki şartı 70 yıldır yinelenip durur:
-Camiye, kışlaya politika girmemeli! Atlatılan bunca badireden sonra yeniden “Cami
kışla yapılacak” demek...
“Biz bildiğimiz yoldan şaşmayız!” demektir!
Siyaset sembollerle yapılır. Benzetmek gibi olmasın: Ordu içine nifak sokmayı başaran din inanç sömürgeni Gülen’in tercihi de cami ve kışla!
Ona karşı daha farklı daha kucaklayıcı sembollerle başka sembol bulunamaz mı?
İbadethane elbette kutsal... Kışla da “Peygamber ocağı”! Her fırsatta yapılan “şehadet” vurgusu elbette “vatan için ölümü göze alanlara ve alacaklara” saygının gereği!
Ama asıl endişe, “Ey FETÖ sana ne oluyor? Şeriat gerekiyorsa onu da biz getiririz!” anlayışıdır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları