Siyasetci neyse sanatçıdan umut kesilmez

28 Ağustos 2022 Pazar

Ortalık çok karışık.
Hele şaka, nükte, mizah hafazanallah!
Muktedir pür hiddet, muhalif pür öfke, birbirine lanet okuyor.
“Canın cehenneme!” demiş biri ötekine.
Beriki “Hayır canın değil, canı cehenneme dedi. Açıkça liderimi kastetti!”
Tam da Gülşen’in hapse atıldığı gün..
“Liderimi kastetti” diyen savcılığa suç duyurusuna koştu.
Berikine edebiyat ve Ömer Hayyam sevdalısı bir avukat denk gelmiş.
Akıl vermiş müvekkiline. Madem lider her yerde ve her şeyde. Ömer Hayyam’ın şu rubaisini kastettiğini söylersin.
“Sensiz hiçbir yer yok dediler.
O halde cehennemde de varsın.
Senin olduğun yer, hiç cehennem olur mu?”

*

Gündem AFAD’ın hava raporu gibi fırtına sel felaket. Biz tedbirli olalım, konuyu değiştirelim.
“Deve sidiği içilebilir” fetvası ile ünlenen dinbaz şahsiyet bu kez de “Namaz kılmayan öldürülebilir!” diyerek sahne almış..
Neyse ki ertesi gün “Bu fikir bana ait değil başkasının!” dedi de ortalık biraz rahatladı.
İYİ Parti lideri Meral Akşener yine de kendi canını sağlama almak istemiş görünüyor:
“Ben yedi yaşımdan beri beş vakit namaz kılan bir kadınım” diye hatırlatıyor. Allah korusun kaybedeceği sadece bir can olsa neyse başbakanlık da gidecek.

*

Geçelim şarkıcı Gülşen’e. Dört ay önce sahnede kendince şakayla bir laf etmiş. Onca zaman sonra bu laftan vazife çıkaranlar zuhur etmiş.
Ne yazık ki bu türden durumları adalete tebdil ve tahlil eden hukuk sistememiz var.
Bendeniz de bu vesile ile kendimce bir test yapayım istedim.
Dört ay değil, 24 yıl eski bir yazıya gidip sistemi bir de türkücü İbrahim Tatlıses üzerinden yoklayayım dedim.
Buyurun o yazıya..

**

İbrahim Tatlıses, Türkiye’nin değişken değerlerinin bir yansımasıdır. Halin icabına göre davranan bir sentezdir. Onun için, devlet ricalinin karşısında bile Kürtçe türkü söyleyebiliyor, Kürtçe kaset doldurabiliyor. Bu nedenle de Doğu-Güneydoğu gerçeğini PKK değil, İbo temsil ediyor.
Güneydoğu’da bir gerçek PKK ise öteki de İbo’dur.
PKK ölümü, bölünmeyi, acıyı temsil ediyor.
İbo ise yaşamı, bütünleşmeyi, hazzı. Kasetleri bir milyon satıyor. Edirne’den Hakkâri’ye, Kars’tan Muğla’ya bütün Türkiye dinliyor. PKK’yi ise korkuyla sindirdikleri...
İbo Güneydoğu’lu, İbo Türkiye’li. İbo Türkün, Kürt’ün bilindiği her yerde.
Türkmenistan’da da sevilmesi bu yüzden, Makedonya’da da...
İbo artık yalnızca bir ses değil, bir tavır, bir üslup, sosyo-psikolojik bir olgu.
İki milyona koşan kaseti “Haydi Söyle”de söyledikleri yalnızca “vurup kapıyı giden, vicdansızın, insafsızın kızları” için değil, yalnızca “nankör kediler” için değil, “Alevi dedeleri”, “Doğu-Güneydoğu şıhları, pirleri” için de.
İbo, “dedeler, şıhlar, pirler” için söylerken de birleştiricidir:
“Eyvallah pirim eyvallah, hak la ilahe illallah,
Eyvallah pirim eyvallah, adı güzeldir güzelşah
Şen Ali’sin güzelşah, Şahım eyvallah eyvallah...
Mihraçtaki Muhammed, o bizim padişahımız”
“Tombul tombul memeler”den söz ederken de...
“Memeler başkaldırmış, Zalim oy gelin, zalim zalim
Kavuşmuyor düğmeler.. Gökte yıldız ellidir, sevilecek güzelin gülüşünden bellidir.”
İbo Hz. Muhammed’in de türküsünü söylüyor, Hz. Ali’nin de. Kendi deyişiyle bezgininkini de gezgininkini de.
Bunu da piyasa yakalamak için değil; inandığı için söylüyor.
“Ağam, kurban, biz paraya iman satmayız. Kimse de satmaz. Satarsa da yoldan çıktığı için satar. Ama gün döner, onlar da doğru yolu bulur. Allah’ın ışığı en kör gönüllere bile bir gün girer!” diyecek kadar iyimser.
Kara bıyıklarına, kara kaşlarına, kara gözlerine ters düşecek bir pembelikte bakıyor dünyaya ve insana...
Bu gözle bakmadığı, yalnızca “ondan hamile kaldığını magazin basınına anlatmaya bayılan” kadınlardır. Ama onlara bile şefkatsiz değildir.
Örneğin İbo’nun son aylardaki belalılarından birisi de “ünlü” manken Demet Akalın.
Demet Akalın’ın bir hobisi “alnının akıyla demeç vermek”tir: “Bakireliğimi İbrahim Tatlıses’e verdim.”
Tabii bu demeç üzerine bütün medya İbo’ya yöneldi.
Bu konuda da araştırmacı gazeteciliğin en somut örneklerini verdi.
İbo’yu her gittiği yerde sıkıştırdılar.
“Manken Demet size bakireliğini verdiğini söylüyor. Siz ne diyorsunuz?”
İbo, biraz cumhurbaşkanımıza benziyor.
Daha doğrusu cumhurbaşkanımızın başbakanlık yaptığı dönemdeki haline benziyor. Zaten İbo’nun bir görünüşü de siyasette.
Zaman zaman Demirel’in muhakeme biçimini kullanması belki de bu yüzden. ilkokul diplomasının bile bulunmayışını açıklarken “Urfa’da Oküsford vardı da bitirmedik mi?” demişti. Demirel de 1975’teki petrol sıkıntısında, “Memlekette benzin vardı da biz mi içtik?” demişti.
İbo, Akalın’ın “bekâret teslimi” konusuna yanıtı aynen şöyle:
“Dünyaya bir daha gelse yine bana bekâretini teslim ederim diyorsa, sağolsun. Bu kendi cömertliği veya bize verdiği değeri gösteriyor. Ama o bu değeri herkese veriyor. Farketmiyor, onun için yani.”

**

1970’lerin başında ünlenmeye başladığında kentliler karşısında kırsalı temsil ediyordu. (..)
Lahmacun X pizza cepheleşmesinde ve maçolukla feminizmin rekabetinde “kentliler” İbo’yu “kara bıyık parantezi”ne aldılar.
Üstüne çarpı koydular.
İbo’nun deyimiyle “gün döndü, devran döndü” ve kırsal kentseli teslim aldı. Çarpı işareti silindi, parantez kalktı ve ülke bıyığın egemenliğine girdi.
Belki iyi de oldu. Böylece, bıyık kesmeyle, bıyıklılıktan kurtulacağını sananların kozları kendi bıyıklarını arada bir de olsa keserek ellerinden aldı.
TV’deki “İbo Şov”unda da bunu yansıtıyor, konserlerinde de. Sentez olduğu için Atatürk’e saygı duruşunda da bulunabiliyor, ellerini açıp “Nur içinde yatsın” diye dua da edebiliyor.
Eski bir duvarcı ustasıydı. Şimdi duvarları kaldırmaya inanıyor.
Bunun için “İstenirse, kan dursun diye PKK’ye elçilik bile yaparım” diyebiliyor.
Bu yüzden savcılıkta ifade veriyor. Kendi deyimiyle “Ofsayttan gelen şut direkten dönüyor."

**

İbo, Pavarotti ile Domingo ile aşık atabilecek müthiş bir tenor.
Ama onlardan üstünlüğü nota bilmeden her telden çalıp okuması.
Dahası zamanın ruhunu iyi okuması..
Sivri dilini nerede tutacağını, içinden kopup gelen dikenli bir sözü nasıl yutacağını bilmesi.
Üstüne yağdırılan mermilere her tür kazaya belaya meydan okuyan bir iradeye sahip.

**

“İbo, bu toplum için, her aşamada, her alanda bir sentez, bir uzlaşma, bir çözüm. En azından bu görevi politikacılar üstleninceye kadar” diye noktalamışız o yazıyı. (Tarih 21 Aralık 1994 Aktüel Dergisi.)
İbo geçen hafta bu kez de devrilen bir araçtan sağ çıktı. Yine çok şükür ölümden döndü. Erkesi gün de sahneye koştu.
Önümüzde seçim var.
Bir zamanlar üstlendiği uzlaşmacı, kucaklayıcılık misyonunu bu kez bir siyasetçiye devredebileceğine inanıyor olmalı.
Sanattan da siyasetten de ümit kesilmez.
Sanatçıdan hiç kesilmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları