Tuzak Yasa ile Başkan Seçmek...

27 Mayıs 2014 Salı

Elbette, en ucuz muhalefet, muhalefete muhalefettir. Ama bu daha çok iktidar için doğrudur.
Muhalefete muhalefetin en âlâsını 7/24, dursuz duraksız Başbakan yapıyor.
CHP’nin 60-70 yıl önceki yanlışlarını bile, her fırsatta çarpıtarak, eğerek bükerek ortaya koyuyor.
Yardım ve yataklığa ihtiyacı yok. Ama arada bir takdir edilmeyi de hak ediyor.
El çabukluğu ve göz boyayıcılığıyla çıkardığı torba-çorba yasalar ve özellikle Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası ile muhalefete kurduğu tuzak gerçekten övgüye değer.
2007 seçiminden itibaren Cumhurbaşkanlığı’na göz diktiğini, parlamenter sistemi değiştirmeyi hedef aldığını bilmeyen yok.
Tüm umudu, 2/3 çoğunluk idi. Ama başarılı olamadı.
Çareyi çıkardığı bölük pörçük yasalarla anayasayı delmekte gördü.
En sağlam adımı 19 Ocak 2012 günlü 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Yasası ile attı.
Geçici maddelerle şişirdiği bu yasada cumhurbaşkanı adayı olacakları, astsubayından sendika denetçisi yurttaşlara kadar, her meslek ve makam sahibi için tek tek saydı.
Bunlar için özel hükümler koydurdu.
Ayrıca adaylık için istifa edecek kamu görevlilerinin seçilemezlerse yeniden göreve dönmeleri halinde maaş durumlarını bile güvence altına alacak hükümleri kurala bağladı.
Ama bakanların ve başbakanın aday olmaları halinde “istifa” etmeleri için hiçbir hüküm öngörmedi.
Oysa bu yasa, “Tarafsız ve sağlıklı bir seçim için” sendika yöneticisi veya muhtara bile istifa şartı getiriyordu.
Yasalar, yaşanmış toplumsal, siyasal deneyimleri göze alarak hazırlanır.
Daha önce iki başbakan (Özal ve Demirel) görevde iken cumhurbaşkanı seçilmişti.
Cumhurbaşkanı seçimi için çıkarılan yasa bu gerçeği hiç dikkate almadı.
Belediye zabıta amirinin tarafsız olamayacağı için istifasını şart koşan yasanın, görevdeki başbakanın aday olması halinde istifa öngörmemesi tam bir tuzaktı.
Ama artık çok geç.
Başbakan’ın aday olursa istifa etmesi söz konusu edilemez.
İstifa anayasaya göre hükümetin düşmesi demektir.
Yerine yenisinin kurulması, güvenoyu alması için süre ve süreç uygun değildir.
Anayasa genel seçimlerde 3 bakanın (İçişleri, Ulaştırma ve Adalet) istifa etmesini ve yerine bağımsız bakan seçilmesini öngörüyor.
Cumhurbaşkanlığı için bu hüküm de geçerli değil.
Yasada böyle bir hüküm yer almıyor.
Bu nedenle AKP İktidarı, başta Başbakan ve bakanları “tam kadro ve tam gaz” devletin tüm olanakları ile Tayyip Erdoğan’ın 12. cumhurbaşkanı seçilmesi için çalışacaktır.
(Açılışı devletin uçağı
ile yüzde 5’lik anahtar kitleyi oluşturan
Almanya gezisi ile yaptı bile!) Yasanın tasası başka olunca...
Yasa, bir anlamda işporta usulü çıkarıldığı için ayrıntıları bilinmiyor.
Özetlemekte yarar olabilir:
? İlk tura katılan iki adaydan birinin ölümü veya seçilme niteliğini kaybetmesi halinde boşalan yere sıradaki aday yükselir. Bunun dışındaki bir sebeple boşalma olursa ikame yoluna gidilmez.
? Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişkisi kesilir. (Yine de Erdoğan’a istifa nasip olmaz inşallah diyelim. A.T.)
?Meclis dışından aday gösterilmek için en az 20 milletvekilinin imzası gerekir. Bir milletvekili ancak bir aday için imza verebilir.
?En son yapılan milletvekili seçiminde birlikte aldıkları geçerli oyların toplamı yüzde 10’u geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Her bir siyasi parti ancak bir aday için teklifte bulunabilir.
?Adaylık süresi sona erdikten sonra hiçbir şekilde yeni aday gösterilemez.
?Aday gösterilen hâkim ve savcılar, (..) kamu görevlileri, belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar.. (..) adaylığın kesinleşmesiyle görevlerinden ayrılmış sayılır.
?Kazanamayan adaylar bir ay içinde eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler.
? Propaganda döneminde Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili yasaklar 298 sayılı kanun hükümlerine kıyasen uygulanır
?Adaylar, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, tüzel kişilerden ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek kişilerden bağış ve yardım alamazlar.

En eğlenceli madde
Başbakan’ın adaylığı halinde istifa etmesiyle ilgili bir düzenleme öngörmeyen yasada tek teselli maddesi, adayların mal bildirimi maddesidir.
Bunu da muhalefetin iktidara attığı bir gol saymak gerekir.
Madde aynen şöyle:
“Adaylar, Yüksek Seçim Kurulu’nun belirleyeceği adaylık başvurusu süresi içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır. Seçilen adayın mal bildirimi, seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip Resmi Gazete’de yayımlanır!”
Başka teselli hükümleri de var.
Örneğni Zarraf gibilerin sürece dahil olmaları kâğıt üzerinde çok zorlaştırılmış durumda.
Şöyle ki:
“Bir kişinin bir adaya yapabileceği nakdi yardım miktarı, her bir tur için en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt tutarını geçemez. Alınan bağış ve yardımlar veraset ve intikal vergisinden müstesnadır. Adaylar ödünç niteliğinde para kabul edemez”

***

Yasa 17 Aralık 2103 tarihinden önce çıkarıldığı için, ne yazık ki çikolata tabağı, elbise kılıfı, ayakabı kutusu gibi detaylar yer almıyor.

Seçim Farzı Alman Cumhurbaşkanı için “papaz” demesi yadırgandı. Amacı kinaye, iğne değil. Almanya’daki Türk seçmenine sinyal: “Onlar papazı seçmiş, sizin de ‘imamı’ seçmeniz hem farz hem sünnet!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları