İlk yarı oynayıp, golü bulduktan sonra üstüne yatarcasına işler yapmak F.Bahçe’ye hiç yakışmadı dün gece. Son dakikada gelen Sow’un golüne kadar neler olurdu neler. Beşiktaş ikinci yarı biraz daha cesur yüklense evine en az 1 puanla dönebilirdi. Yanlız şu gerçeği de göz ardı etmemek şart: 4 günde 1 maç yapmak iki takımın da oyun gücünü çok düşürmüş. Kalite yoktu dün gece. Üç puanı al da nasıl alırsan al.

Beşiktaş’ın kalabalık orta sahası F.Bahçe’nin pas trafiğini bozunca işler hep karıştı. Sarı - Lacivertlilerin orta sahası ilk 45 dakikada 12’den fazla pas yapamadan ya topu kaybetti ya rakibe kaptırdı. Çok net olan bir durum daha var F.Bahçe’de. Sağ kanat zayıf halka. Ne Topuz, ne Baroni 2. ve 3. bölgede orayı dolduramıyorlar. Gökhan da tek başına bir yere kadar. Oysa Dia gibi bir gücünüz varken Ziegler ya da Baroni’nin de alternatifleri mevcutken “Senegalli futbolcu neden kulübede demek” yanlış olmaz sanırım. Maç boyunca Stoch tarafından kaleye gitmek de bir yere kadar. Gerçi o da Tanju gibi genç oyuncu karşısında istediği gibi işleyemedi. Bazen de karizmayı çizdirdi.

Köşe atışları gibi duran toplar son bir kaç haftadır rakibe kontratak oluyor. Holosko eski gücünde olsa veya Simao akıllı paslar atabilse Beşiktaş, ilk 15-20 dakikada gol bulurdu. Sow’a bir şeyler yazmak için erken henüz. Yine de attığı bir kaç pas, topla adam geçişleri, kötü gecenin dikkat çeken hareketleriydi.

Sonuçta dün geceki derbi kalitesizliği, pas hataları, top kayıpları olarak gerçekten tıraş bıçağıydı demek yanlış olmaz gibi. Koskoca derbinin en güzel 2-3 hareketi; Yobo’nun golü, Ernst’in direkte patlayan şutu ve en güzeli de Caner’in Sow’a mükemmel ‘aramıza hoşgeldin’ pası oldu.