Haklarında fezleke düzenlenmiş bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak amacıyla yapılması öngörülen anayasal düzenlemenin bugün Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesine başlanmasına karar verilmişti ki, 27 Nisan’a ertelendi. Aslında bu noktaya AKP’nin önayak, CHP’nin de oyuna alet olmasıyla geldik.
Olayı komik olarak mı, yoksa trajikomik olarak mı nitelemek gerekir tam bilemiyorum.
AKP’nin, kimi HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırma girişimleri karşısında CHP, “Kürsü dokunulmazlıkları dışında tümünü kaldırırsanız, destek veririz” dedi ve rest çekti:
- Hodri meydan!
AKP de “hodri meydan!”a aynıyla yanıt verince, iş döndü dolaştı, haklarında fezleke tanzim edilmiş, milletvekillerinin tümünün dokunulmazlıklarının, bir değişiklikle, bir defaya mahsus olmak üzere, toptan kaldırılmasına dayandı.
Meydan okumalar koftu. Aslında, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ayaklar altına alındığı, AKP’nin HSYK ve dolayısıyla tüm yargıyı sultası altında tuttuğu ortamda, hodri meydanların gerçek bir anlamı olamazdı. AKPlilerin yargıdan çekinecekleri bir şey yoktu. Bu güven kendine ve dosyasına inanmaktan değil, yargının taraflılığından emin olmaktan kaynaklanıyordu.
Zaten hırsız uğursuz makulesinin önde gelenlerinin bir bölümü de dokunulmazlıkları kaldırılacaklar listesinde yer almıyorlardı.
Bu hususlar, bu sütunda birden çok kez yazıldı, uzman kişilerin uyarıları aktarıldı.

***

Son olarak da geçen cumartesi; Çiğdem Toker, “CHP ağır yanlış yapıyor” başlıklı yazısıyla uyardı.
Nafile!
Kaldı ki, hakkında fezleke bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının anayasaya bir madde eklemek suretiyle bir defada, toptan kaldırılması milletvekilleri için anayasa ve Meclis İçtüzüğü ile getirilen güvenceleri kaldırıyor, onları Hazırlık Komisyonu, Karma Komisyon ve Genel Kurul önünde savunma hakkından ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurma olanağından da yoksun bırakıyordu. Bu nedenlerle de girişimin anayasanın 2. maddesinde belirtilen insan haklarına saygılı, hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu hukukçular tarafından belirtiyordu.
Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu da 13 Nisan gecesi katıldığı “Tarafsız Bölge” programında formülün anayasaya aykırılığını teslim ediyordu.
İnsan, bunun üzerine, yalnızca bu nedenle olsun, Kemal Bey’in “Biz CHP olarak bu oyunda yokuz!” demesini bekler değil mi?
Ne gezer!
Kemal Bey tam tersine, anayasaya aykırı olduğunu bile bile AKP’ye destek vereceklerini açıkladı.
Bu durumda dokunulmazlıklar oyununa karşı olanlar, artık umutlarını TBMM’deki fire yüzünden gerekli nisabın sağlanamayacak olmasına (ihtimal dışı değil) bağlıyorlar.
Anayasanın dokunulmazlıklarla ilgili 83. maddesi bu konuda grup kararı alınmasını engelleyip oylamanın kapalı yapılmasını amir olduğundan şimdi formülü öneren oyunbazlar fireleri engellemek için yol araştırıyorlar.

***

Sonunda, AKP Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya formülü buluverdi:
Her ne kadar, anayasanın 83. maddesi bu konuda oylamanın kapalı yapılmasını amirse de, yine de göstere göstere oy kullanılabilirdi, hiç engel yoktu, anayasa ihlal edilmiş olabilirdi ama değişikliği etkilemezdi.
Bravo Ahmet İyimaya! Kemal Kılıçdaroğlu’nun anayasaya aykırı bir girişimi bile bile desteklediğini ilan ettiği bir ülkede Ahmet İyimaya’ya da bu yakışırdı.
Benim canımı sıkan, “anayasa”, “milli irade” vb. kurum ve kavramlarla ha bire uyutulmamız.
Tanımayacak, uymayacak olduktan sonra anayasa, manayasa diye uğraşmanın ne anlamı var! Kenan Evren gibi yapıp, anayasayı toptan ilga edin, olsun bitsin! Nasıl olsa ana muhalefet de, “Sonra AKP bizi teröre ve de anarşiye destek vermekle suçlar” endişesiyle girişimi onaylar
Ondan sonra sen sağ, ben selamet!