Ergenekon davasının gizliyken aleni olan tanığı Şemdin Sakık olayı, başladığı andan itibaren gülünç konuma büründü.

Eğer Sakık’ın ifadeleri insanların yazgıları üzerinde etkili olacak olmasaydı, olayı da fazla önemsememek gerekirdi.

Ama öyle değil.

Sakık’ın ifadesine dayanarak insanlar hakkında hüküm verilecek büyük bir olasılıkla.

Şemdin Sakık’ın Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları konusunda oluşmuş kesin kanaati var.

Bakın ne diyor bu konuda:

- Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları olmasaydı bugün kan oluk gibi akacaktı. Bu nedenle hayırlı bir iş yaptığıma inanıyorum.

Şemdin Sakık ifadesinde Başbakan Tayyip Erdoğan’a mektup yazdığını söylüyor. Bakalım ne diyor Sakık Kürt sorununu çözümü konusunda:

- Kürt sorunu ne İmralı, ne Oslo ile çözülecek sorun değil. Ancak medyada kümelenmiş solcuların durdurulmasıyla mümkündür.

Demek ki, 21. yüzyılda Kürt sorununun çözümünün önkoşulu basındaki solcuları temizlemeye yönelik, çağdaş bir Takriri Sükûn Kanunu imiş.

Sanki Kürt ve terör sorunlarını basındaki solcular çıkardı!

***

Şemdin Sakık’ın ifadesi “başka gerçekleri de ortaya çıkarıyor!”

İfadeden anlıyoruz ki meğer Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasını da Şemdin Sakık’a borçluymuşuz.

Ve üstelik de “ölüm riskini göze alarak yaptığı açıklamada anlattıklarını Genelkurmay Başkanlığı, komutanlık yapanlar ya bunu bilmiyorlarmış ya da bildikleri halde vicdansızca göz ardı ediyorlarmış.”

Peki nasıl çıkarmış Sakık Öcalan’ı Suriye’den?

Kendisinden dinleyelim:

“Sorgumda ‘şiddeti bitirmek istiyorsanız Öcalan’ı Suriye’den çıkarın’ dedim. ‘Nasıl?’ dediler. Ben ‘birkaç taburu Hatay sınırına yığın. Bir komutan uyarı yapsın. Bu uyarıya cevap vermezlerse bir iki obüs sallayın. Hafız Öcalan’ı çıkarır’ dedim. Atilla Ateş bir konuşma yaptı. Öcalan Şam’dan çıkarıldı.”

Görüyorsunuz, devlet Şemdin Sakık’ın kendisine akıl vermesini bekliyormuş. Sakık çareyi söylemiş, TC uygulamış ve Öcalan Suriye’den çıkarılmış.

O kadar basit.

Üstelik de bu gerçek ya bilinmiyor ya vicdansızca saklanıyormuş.

Ama şimdi bu tanıklıkla öğreniyoruz ki, vatan Sakık’a minnettar olmalıymış.

***

“Parmaksız Zeki”nin bu açıklamaları eskiden yaşadığımız bir olayı anımsattı.

1958’de DP’nin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’na girmemesini asıl kendisinin sağladığını söylemişti.

Bu sözleri herkesi şaşkınlığa düşürünce de açıklamıştı: Paris Büyükelçiliği’nde şifre memuru olarak görevli bulunduğu sırada gönderdiği telgrafta, Türkiye savaşa girmemeli demişmiş.

Aslında ciddiyeti ile tanınan Zorlu bu hafifliğiyle komik duruma düşmüştü.

Düşünebiliyor musunuz, Paris Büyükelçiliği’nde görevli 34 yaşındaki bir hariciye memuru sokmuyor Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’na!

“Parmaksız Zeki” kod adlı Şemdin Sakık’ın ifadelerini bu denli ciddiye alıp sizlerle paylaşmamın nedeni içeriklerinden değil ama onlara dayanarak insanlar hakkında hüküm verilecek olmasındandır.

Geçmişi belli, dosyalarının içeriğini bilmediği davalar konusunda kesin kanaat sahibi ve söyledikleri insanı kahkahadan kırıp geçiren her türlü baskıya açık konumdaki bu adam Ergenekon davası “tanığı”.

Bunun gibi kırk tane daha var!

Başka söze ne hacet!