Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Asıl Sindiremedikleri Hukukun Kendisi
Emre Kongar dünkü köşesinde “İktidar Yandaşı Medya Demokrasiyi Zedeliyor” başlıklı yazısında, ortak dostumuz Özdemir İnce’ye de göndermede bulunarak AKP’nin medyasının türban ve kapatma davalarından sonra, Anayasa Mahkemesi’ne saldırılarını, başlık örnekleriyle veriyordu.
Gerçekten de geçen hafta boyunca, gerekçeleri açıklanan iki karar üzerine AKP, Anayasa Mahkemesi’ni hedef aldı. Bu saldırılara iktidarın sözcülerinin ardından borazanlarının da katılması kaçınılmazdı.
Bunda şaşacak bir yön yok.
Bu saldırılara karşı hukukçular, anayasa profesörleri, kararları ve hukuki gerekçelerini bilimsel açıdan irdeleyen yazılar yayımladılar; Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığı, yeni anayasa yapılmasını imkânsızlaştırdığı ve Meclis’in yetkilerine tecavüz ettiği suçlamalarına, bilimsel gerekçelerle yanıt verdiler.
Bilim adamlarının bu görüşlerini bu sütunlarda çokça yansıttığım için tekrar fazlaca üzerinde duracak değilim. Ayrıca bu saatten sonra artık AKP ve borazanlarına anayasa ve demokrasi konusunda gerekçeli bilimsel açıklamalar yapmanın fazla bir yararı olduğunu da sanmıyorum.
AKP ile borazanlarına, Anayasa Mahkemesi kararlarının doğruluğunu gerekçeleri ve AİHM’nin benzer konulardaki kararlarından örnekler vererek açıklamanın gerçekten bir yararı yok, çünkü onlar, zaten anayasal yargının kendisine tümden karşıdırlar.
***
Durum böyle olunca da AKP’ye türban kararında, anayasanın 148. maddesine aykırılık olmadığını anlatmanın hiçbir anlamı kalmamaktadır.
Çünkü AKP’ye göre, Anayasa Mahkemesi, yasamanın hangi eylemini iptal ederse etsin, bu zaten milli iradeye karşı bir davranış olarak algılanmalıdır.
AKP’nin demokrasi anlayışı, sandıkta en çok oyu alanın (tıpkı son iki seçimde olduğu gibi illa çoğunluğu sağlaması bile gerekmez) milli iradeyi temsil etmesidir.
Onlara göre, milli irade anayasanın da öngördüğü gibi, anayasal organlar tarafından değil, yalnızca en çok oyu alanın elde ettiği parlamento çoğunluğunca ve onun liderince kullanılabilir.
Böyle bir durumda, anayasal yargıyı nereye nasıl oturtacaksınız?
Anayasal yargının kendisi dünyanın her yerinde, yasamadaki çoğunluğun oyuyla çıkarılan yasaların ve alınan kararların denetlenmesi için getirilmiştir.
Bir rejimde anayasal yargının varlığı, orada milli iradenin temsilcilerinin de belirli ölçütlere uyup uymadıkları konusunda denetlenmelerinin kabul edilmesi anlamını taşır.
Gelişmiş demokrasilerde, ancak angıtlar anayasa mahkemelerine dönerek
- Ben milli iradeyi temsil ediyorum, sen benim kararımı nasıl iptal edersin, bu demokrasiye aykırıdır, derler.
***
Çağdaş demokrasi Hitlervari milli irade anlayışına dayanan bir angıt rejimi değildir.
Ancak, AKP’nin yalnızca, anayasal denetimi kavramamakla kaldığını söylemek de eksik kalacaktır. O zihniyet, hiçbir hukuksal denetimi kabul etmez. O zihniyet, elinden gelse, tıpkı Demokrat Parti’nin 1960’ta yaptığı gibi, yargı yetkisini de kendi yasama çoğunluğuna vermeye çalışır.
Zaten yargı kararlarının AKP’nin hiç hoşuna gitmediğinin en açık delili de, yargı kararlarını tanımamaktan dört kez mahkûm olan, bu iktidarın geçen dönemdeki Milli Eğitim müşteşarını, milletvekili yaparak ödüllendirmiş olmasıdır.
Bu durum karşısında çıkıp da sakın, “Bunlar daha tecrübesiz, geniş ölçüde de cahil olduklarından bilmedikleri için böyle davranıyorlar” demeyin, büyük yanlışa düşmüş olursunuz.
Çünkü bunların okumuşları, hatta hukukçu olanları, hatta anayasa profesörü unvanı kazanmış bulunanları bile aynı zihniyet ile maluldürler.
Nitekim geçen dönem, dokunulmazlıkların kaldırılması konusu gündeme geldiğinde, bunlardan biri,
- Arkadaşlar dokunulmazlıkların kaldırılmasını istemiyor, çünkü yargıya güvenmiyorlar, diyebilmiştir.
Dokunulmazlıkların kaldırılmaması ayıbını, yargıya güvenmedikleri savıyla savunan kişi kimdi biliyor musunuz? AKP’nin TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, anayasa hukuku profesörü, milletvekili olmadan önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku Kürsüsü direktörü Burhan Kuzu.
Görüyorsunuz bunların aslında içlerine sindiremedikleri hukukun kendisi.
Başka söze ne hacet!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi