Bağlar bağlar bal gibi bağlar!

25 Aralık 2020 Cuma

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dört yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk halinin derhal kaldırılmasına karar verdi.

Büyük Daire, Demirtaş’ın, mahkemeye göre hukuki olmaktan çok siyasi saiklere dayanan tutukluluk halinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin dört maddesini ihlal ettiği hükmüne vardı.

Beklenen kararın tepkileri de beklendiği doğrultuda oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP MYK’sinde yaptığı açıklamada kararı da mahkemeyi de ağır biçimde eleştirerek son sözünü söyledi:

- Bu karar bizi bağlamaz.

Muhalefet partileri ve konunun uzmanı hukukçular ise Erdoğan’ın sözlerine karşı çıkarak AKP’yi eleştirdiler ve ortak görüşlerini açıkladılar:

- Karar Türkiye’yi bağlar ve Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır!

Tarafların, görüşlerini irdelemeden önce benzeri konularda hep karşılaştığımız bir güçlüğü vurgulamak gerek.

Hukuki konularda AKP veya Tayyip Bey ile sağlıklı biçimde tartışma imkânsızdır.

***

AKP’nin birikimi ve kafa yapısı, böyle bir tartışmayı hukuk ölçütlerinden taşmadan yürütmeye elverişli değildir. Zaman zaman hukuki kavram ve kurumlarla siyasi tavırlar birbirlerine karışmaktadırlar. Örneğin Tayyip Bey, AİHM kararının bütün iç hukuki yollar bitirilmeden alındığını söyleyerek itiraz edince, insan ister istemez, Türkiye’deki yargının durumunu, (mesela son olarak Erdoğan’a yakınlığı ve hukuka uzaklığı herkesçe bilinen eski İstanbul Başsavcısı’nın AYM’ye atanması -evet seçilmesi değil, atanması- olayını) düşünüyor da şu soruyu sormadan edemiyor: “Hangi hukuk yolları, ortada hukuk ve yargı mı kaldı ki?

Ayrıca kararda da belirtildiği ve izan sahibi herkesin de görüş birliği halinde olduğu üzere, dava konusu olan olaydaki tutukluluk hali hukuki değil de siyasi saiklerin sonucu olduğuna göre tutukluluk, ilgili karar’ da kaçınılmaz olarak siyasi etkileri de içerecektir.

Anayasal denetimde de olduğu gibi bu tür davalarda siyasi etkenlerin de rol oynamaları kaçınılmazdır.

Bu hususları gözden kaçırmadan yadsınamaz bir gerçeği de vurgulamak zorundayız: Yerli olsun, yabancı olsun izan sahibi herkes bu iktidarın Türkiye’de tutukluluk kurumunun, yargısız infaza dönüştürülmüş bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığında birleşmektedir.

Bunun ötesinde, AKP’nin AİHM kararının içeriğiyle ilgili tartışmasına katılmanın bir anlamı yok, tıpkı bu karar bizi bağlamaz diyenlerin çıkışları gibi.

Çünkü 1989 yılında yapılan bir değişikle anayasanın 90. maddesinde de belirtildiği üzere usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir ve Türkiye’nin 25.9.1989 tarihinde onayladığı antlaşmanın 46. maddesinin “Hükümlerin Bağlayıcılığı ve İcrası” başlıklı yeni 46. maddesine göre de “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, tarafı bulundukları herhangi bir davada mahkemenin kesin hükmü ile bağlı kalmayı üstlenirler.

Bu durumda görülmektedir ki AİHM kararı Türkiye’yi bağlar. Kararı beğensek de bağlar, beğenmesek de bağlar.

***

Bu durumda Demirtaş derhal salıverilmez ise ne olur?

Daha önce görüldüğü gibi AİHM kararını tanımayan ülkenin Avrupa Konseyi üyeliği önce askıya alınır, sonra da sona erdirilir.

Türkiye’nin kararı beğenmeyip, tanımaması halinde yalnız Avrupa Konseyi ve AB ile ilişkileri çok olumsuz etkilenmekle kalmayacak, ayrıca NATO üyeliğimizin bile yeniden tartışma konusu edilmeye başlandığı bir zamanda, Batı ile ilişkileri de baştan ele alınıp, yeniden biçimlenecektir.

Son derece savruk bir politika izleyen ve her alanda dizginleri elinden kaçırmış görünen AKP, son demlerinde Türkiye’yi büyük dönemeçlere sokuyor.

2021 çok çetin geçmeye adaydır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları