Bir Türkün ederi ne?

28 Ekim 2022 Cuma

Geçen gün genç bir gazeteci arkadaş, isyanını soru haber haline getirmiş, gazetesinden haykırıyordu:

-Nasıl oluyor da iki İspanyolun balon kazasında ölmesinin üzerine iki kişi tutuklanırken kırktan fazla can kaybı olan maden kazasında kimsenin kılına bile dokunulmuyor?

Sorunun basit olan yanıtı kurbanların uyruğunda yatmaktadır. İki ölümlü balon kazasının iki kurbanı İspanyol, 40’ı aşkın kayıplı maden cinayetinin kurbanları Türk ve bir Türk ile bir İspanyolun ederleri aynı değil de ondan. İki kazanın kurbanlarının gördükleri değişik muamele iki uyruğun konvertibilitesi konusunda fikir edinmemize de yarar. Hatta 301 yitik can ile rekor kıran bir kazanın sorumlusunun sonra başka bir madenin başına getirilmesi bir Türkün değerinin ne ettiği konusunda daha da açık fikir verebilir.

Hatta, geçenlerde yine aynı gazeteden bir meslektaşımız maden kazalarında kaç ölü olursa, iç sayfadan birinci sayfaya terfi eder, kaç ölüde olay mahalline bakan veya başbakan gelir, bunların tarifesini veriyordu.

Bakın son zamanlarda meydana gelen kazaların, daha doğru deyimiyle iş cinayetlerinin sorumlularına verilen cezalara, kararlaştırılan tazminatlara, göreceksiniz ki Türkiye’de devletinin kendi insanına biçtiği değer, diğer ülkelere oranla çok düşüktür.

***

Bu durum devletin erkini şu ya da bu şekilde ele geçirenin, o devletin insanına bakışının sonucudur. Devletin erkini şu ya da bu biçimde ele geçirmiş olan kişi o devletin vatandaşını nasıl uyuttuğunu, “Çekiyorum haftada bir iki Bakara makara” diye kaba bir çiğlikle anlatır, o devlet de o “uyanığı” kendini yurtdışında temsil eden bir makama atayarak ödüllendirirse o devletin insanına, değer verdiği söylenebilir mi??

Türkiye’de hükümet katında, idare nezdinde, polis gözünde, yargı önünde, insanın daha doğrusu sözünü ettiğimiz olayda görüldüğü üzere Türk insanının değeri düşüktür.

Türkün kendi devleti kendi adamına insan değeri vermez.

Bu durumda yurtdışındaki ırkçıların, Türk insanına insanca yaklaşmadığından yakınmamazın da fazla bir anlamı olmamasına ve bu eleştirilere, “Sizin kendi devletiniz de kendi adamınıza aynı şekilde yaklaşıyor baksanıza!” yanıtıyla karşılaşmamıza şaşırmamamız gerekir. 

Aslında durum salt bize has olmayıp demokrasiyle ulaşamayan tüm ülkelerde aynıdır.

Bakın, insanına değer veren ülkelere, bu hasletlerinin demokrasiyle birlikte geliştiğini görürsünüz. O toplumlarda demokrasi ile kendi insanına saygı atbaşı gitmiştir hep.

***

Demokrasisini geliştirmek her toplumun kendi hünerine bağlı olduğuna göre her toplumun kendi insanının değerini bizzat kendisinin saptamakta olduğunu söyleyebiliriz. Durum böyle olunca da ortada şaşıracak bir şey kalmıyor. Seçim için sandığa gittiğinde, seçmeninden biat isteyen iktidarlar, ondan demokrasi istemiyle karşılaşmayıp biat alınca da ona fazla değer vermiyor, saygı göstermiyor. Görülüyor ki devletinin kendisine saygı göstermeyip, değer vermemesinden yakınmaya fazla da hakkı yok Türk insanının. Çünkü, kendi devletinden kendisine saygı gösterilmesini, değer verilmesini talep etmiş olan demokratik toplumların bireylerinin tersine o şimdiye dek böyle bir talepte bulunmamıştır hiç.

Toplumsal yaşamda insanlar, devletten, egemen güçlerden istemden bulundukları ölçüde saygı görürler, değer sahibi olurlar.

Bir İtalya’nın, dünya çapında ederi İtalyan devletinin, bir İspanyolun İspanyol devletinin, bir Fransızın Fransız devletinin kendisine biçtiği değer kadardır.

Bir Türkün ederi de kendi devletinin ona biçtiği eder kadardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları