Bu Öneri Çözüm Değil...

16 Ağustos 2011 Salı
\n

\n

Saygın bir akademisyen ve yetkin bir hukukçu olan Hikmet Sami Türk, hiç kuşku duymadığım iyi niyetine karşın politik yaşamında Hayata Dönüş Operasyonu denen katliamın siyasi sorumlularından biri olarak, ondan önceki yaşamıyla bağdaşmayan bir vebalin altına girmiştir.

\n

Ama Sayın Hikmet Sami Türkü bugün söz konusu etmemizin nedeni, artık gerçek yüzü daha da açık şekilde gün yüzüne çıkmış olan Hayata Dönüş operasyonu değil, Silivride bulunan tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili yaptığı açıklama.

\n

Sayın Türk öncelikle olayı Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Engin Alan ve milletvekili seçilmiş olan KCK tutuklularına indirgiyor.

\n

Eski Adalet Bakanı, DHAya yaptığı ve dün gazetelerde yayımlanan açıklamasında, CMKnin 108. maddesine bir fıkra eklenmesiyle sorunun çözüleceğini söylüyor ve değişiklik önerisini şöyle açıklıyor:

\n

- Tutuklu milletvekili seçildiğinde, derhal serbest bırakılır. Yargılama tutuksuz cereyan eder, dava sonucuna göre işlem yapılır.

\n

Şöyle devam ediyor Türk:

\n

- Bunlar milletvekillikleri sürerken yargılama sonucunda hüküm giyerlerse, ne yapılacağı zaten anayasada mevcuttur. Milletvekillikleri bile düşebilir. Ama beraat ederlerse, hesabını kim verecek?

\n

***

\n

Eğer konuyu milletvekili tutuklularla sınırlı olarak ele almakta beis görmezseniz, öneriyi makul bulabilirsiniz. Ne var ki, sorunun o kadar basit olduğu söylenemez.

\n

Sorun ülkemizde tutukluluk kurumunun yargısız infaza dönüşmüş olmasıdır.

\n

Acaba ne yapmak gerekir ki, bu kurumu elden geldiğince, kendi normal sınırları içine çekebilsin?

\n

Hukuk devletinden ve demokrasiden yana olan kişilerin olaya böyle geniş perspektiften bakmaları daha doğru olacaktır.

\n

Yoksa meseleyi yalnızca milletvekilleriyle sınırlı olarak ele alırsak, tüm sakıncaları gidermiş olmayız.

\n

Kaldı ki, milletvekili seçilmiş olmakla, delillerin karartılması ve kaçma şüphesinin mevcudiyeti arasında bire bir bağlantı kurmak mümkün değildir.

\n

Bu durumda Mustafa Balbayı, Tuncay Özkandan, Mehmet Haberalı Yalçın Küçük ve Soner Yalçından hangi ölçütlere göre ayıracaksınız ki?

\n

Ayrıca, Hikmet Sami Türkün önerisinin yaşama geçmesi, bir değilse bile, şu anda adları belirli kişilere yönelik bir uygulama olacaktır.

\n

Oysa uzun tutukluluk sürelerini önlemek ve aslında istisna olan tutukluluk kararının sanığın lehine uygulanmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmak, demokrasi ve hukuk devleti için olduğu gibi sorunun temelden çözümü açısından da daha doğru olur.

\n

***

\n

Tabii ki çözüm yalnızca siyasi iktidarın bunu içtenlikle istemesiyle mümkündür. Ayrıca demokrasilerde olayın yargıya talimat yoluyla (fiilen veriliyor olsa bile) çözülmesini istemek kimsenin aklından geçmeyeceğine göre, konunun bir yasama tasarrufu ile çözülebileceğini de söylemeye bilmem ki, gerek var mı? Siyasi iktidarın en tepesindeki kişiler de, çeşitli vesilelerle, tutukluluk sürelerinin uzunluğundan yakınmışlar, hatta üstü kapalı biçimde de olsa kurumun uygulanma şeklini de eleştirmişlerdir.

\n

Bu tür tavırlarla karşılaştığımızda, vurguladığımız bir hususu bir daha belirtelim:

\n

- Siyasi iktidar, yakınma yeri değildir. İktidar mensubunun elinde erk vardır, içten ise yakındığı hususu değiştirmek üzere harekete geçer. AKPden de beklenen budur.

\n

Zaten yetkililerin çeşitli beyanlarında ileri sürdükleri husus da, ülkenin önceliğinin sorunların demokratik çözümü olduğudur.

\n

Tabii burada kimilerinin aklına yalnızca Kürt sorunu geliyor. Oysa sorunların demokratik çözümü ancak bir bütün içinde ele alındığında anlam ifade eder.

\n

Sorun Kürtlerin özgürlüğü değil, ama Kürt - Türk bütün yurttaşların özgür biçimde demokratik yaşamıdır.

\n

Çözüm de ancak bu çerçeve içinde sağlanacaktır.

\n

Bir yanda Türk bir yanda Kürt tutukluları ilgilendiren şu sorunun bizatihi kendisi bile bütüncül yaklaşımın zorunluluğunun kanıtıdır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları