Her Daim Yargıya Güven Gerisini Merak Etme Sen

24 Ocak 2009 Cumartesi

Dün sabah 05.00te başlayan 11. dalga, Ergenekon soruşturmasında yeni bir şey olmadığını ortaya koydu. Yine gece yarısı gözaltısı ve araştırmalarıyla başlayan son dalgada, hem ART dolayısıyla basına, hem de Türk Metal dolayısıyla sendika dünyasına da ulaşıldı. Böylelikle Mustafa Özbek olayında bir taşla iki kuş vurulmuş oldu.

Erhan Gökselin neden gözaltına alındığı konusunda ise, Ergenekon uzmanları (artık ülkemizde böyle bir uzmanlık dalı çıkmış bulunmaktadır) fikir birliği halinde iktidara karşı sert muhalefet yapmasında birleştiler.

Şimdi yeni içeri alınanları teselli etmek için tek şey söyleyebiliriz:

Yargıya güven/ merak etme sen.

Zaten onların da yargıya güvenimiz tamdırdemekten başka söyleyecek bir sözleri yoktur.

Ne desinler yani?

Yargıya güveneceğiz, ama koskoca orgeneraller, haklarındaki suçlamanın ne olduğunu bile bilmeden altı aydır yatıyorlar. Makul yargılama süreci geçince, ben adil yargıya nasıl güveneyim?diyecek halleri de yok ya!...

Tolon Paşa, hakkında iddianame bile hazırlanmadan, altı ayı aşkın süredir içeride, bu arada 22 kilo kaybetti: istediği bir resmi hastanede mesela GATA da (tutuklu koğuşu da var) tedavi görmek hakkı olmasına rağmen bundan yararlanamıyor. Belki de mahkemeye çıkana kadar maazallah... Ama, ben bu durumu görünce yargıya nasıl güveneyim?demek kimin haddine?

***

Makul sürede yargılanma hakkından, tedavi görme hakkından yararlanamayan insanlara yargıya güven demek bir anlam taşımaz. Savcının toplaması gereken delilleri polisin topladığı soruşturmada yargıya güven demenin anlamı yoktur.

Makul sürede yargılanmayan tutuklunun tutuklama kararının altında hâkim imzası olması, o kararın hukuken kabul edilebilir olmasını sağlamaz, hiç değilse hukuk devletlerinde....

Tedavi hakkından yararlandırılmayan tutuklunun tutuklama kararının altında hâkim imzası olması, onun içinde bulunduğu hukuk dışı duruma hukuki meşruiyet kazandırmaz.

Kuddusi Okkırın ölümü, tutukluluk kararının altında hâkim imzası olması yüzünden toplumun vicdanını yaralamaktan geri kalmaz.

Hukuka, yasalara aykırı bir tasarrufun altında hâkim ya da savcı imzası bulunması, onu hukuken meşru hale getirmez ve bu durumda yargıya güvendemek bir anlam taşımaz.

***

Bu arada, dünkü Cumhuriyet gazetesinin 3. sayfasında yayımlanan Hakan Dirik imzalı haber yurdumdan yargı manzaralarındanbir görüntü sunuyor.

Çeşmede Namık Kemal İlkokulunda 8. sınıfta hocamıza saygımız sonsuzdurdiyen üç öğrenci ile ben bu sözün devamını biliyorumdiyen Fen Bilgisi Öğretmeni Yasemin Taşdemir arasında yaşanan tartışma üzerine muhterem Hoca Hanım, çocukları idareye sevk edeceği yerde, kocası olan Çeşme Başsavcısı Orhan Taşdemire şikâyet ediyor.

Sayın Başsavcı, bu olay üzerine okula hemen polis gönderiyor. Müdür yardımcısı Gülnur Deliboz öğrencileri polise vermek istemiyor, velileri haberdar ediyor, onlar geliyorlar. Ancak 14.15’te derslerin bitmesi üzerine okuldan ayrılmak durumunda kalan öğrenciler, çıkışta polis arabalarına bindirilerek emniyete götürülüyorlar, orada ifadeleri alınıyor ve haklarında hukuksal işlem başlatılıyor.

Bana göre dünkü gazetelerin bu en önemli haberi olan olayda öğrenciler, arkadaşımız Hakan Dirike, sorguda, Fen Bilgisi Öğretmeni Yasemin Taşdemirin kendilerine ettiği hakaretleri anlattıkları halde, zabıta geçirilmediğini de belirtmişler.

Bilmem Hakan Dirik onlara ne öğüt verdi?

Acabaher zaman yargıya güven, gerisini merak etme sen!dedi mi?

 

asirmen@cumhuriyet.com.tr


 


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları