Komutanla aşağılamak

05 Ağustos 2022 Cuma

Her ne kadar çocukluk evimin bahçesindeki, kâh uçak, kâh gemi olan erik ağacının tepesinden beri çok mahalle sakininin yaz öğlen uykularını ağzı yayarak, anlamsız hecelerden oluşan kahraman askerlerin İngilizce komutlarıyla piç eden, bahçenin bir köşesindeki alçak çamaşırlık damını arkadaşlarımla, tahta kılıçlarımızla, zafer nağraları atarak, tekrar tekrar fethettiğim kaleye dönüştüren (Moda Eczanesi’nin sahibinin oğlu, o zamanlar Saint-Josephe Ortaokulu öğrencisi ve eczanenin kalfası olan sonraki yılların şairi zarif Melih Sezer’in elini, iğne korkusuyla ısırmam o alçak damdan düştüğüm, korkunç güne rastlar) daha sonraki yeni yetmelik yıllarımda son neferine kadar kırılacak olan beyaz adamın yardımına gelen Alamo Kalesi fedaisi süvarileri “Bizimkiler geldi!” sevinciyle beyazperdede alkışlayacak kadar her söyleneni kabule yatkın, muti vatansever, “militirasit” bir çocukluk geçirmiş olsam da meslek ve düşünçe biçimi olarak askerliğe pek sempatim yoktur.

***

Üçüncü dünya ülkelerinde, ordunun yenileşme hareketlerindeki tarihi rolünün farkına varanlar ve Türk ordusunun halk kökeni dolayısıyla sınıfsal yapısının farklılığını, antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’ndaki tarihi öncü rolü yüzünden değişik bir açıdan analiz edilmesinin gerekliliğini görenler arasında bulunmakla birlikte, İkinci Dünya Savaşı ertesinde, NATO’nun ileri kalesinde, komünizmle mücadele kısvesi altında, radikal sağın mütteffiki TSK’nin siyasal İslamın iktidarına zemin hazırlamaktaki başat rolünü de göz ardı etmeyenler arasında yer alarak, askeri sivilden ayırmadan, her şeyi yerli yerine yerleştirmek yanlısıyım. O yüzdendir ki devletin demokrasiye karşı işlenen suçlarda sivil asker ayırımı yapmadan davranmasını desteklerim.

Sürekli, darbe tehdidi altında yaşayan Türkiye’de bir süredir sivil darbecilier kendi, girişimlerini gözden kaçırmanın yanı sıra kendi kumpaslarını gizlemek için de adli dolapları birbiri ardına yürürlüğe koymuş bulunmaktadır.

Sonradan FETÖ’cü kumpasçların ortaya çıkmasıyla bozulan Ergenekon  ve Balyoz kumpaslarıyla ağır darbe alan TSK’nin; 28 Şubat davası dolayısıyla Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ömür boyu hapis cezasına çarpıtırılan ve cezaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanan 14 emekli generali de şu anda hapiste bulunmaktalar.

Bu 80 yaş civarında kümelenmiş 14 eski komutanın ortak noktaları da artık yaşlılıktır.

Yaşlılık normal olarak hastalıkları da getirmektedir beraberinde. Kimi tansiyon kimi şeker kimi çeşitli organ yetersizliklerinden şikâyetleri olduğu halde bunları dillendirmekten kaçınanların arasında ameliyatından sonra dikişleri alınmadan yeniden hapishaneye getirilenler olduğu gibi, Çetin Doğan gibi sürekli uyku halinde olanlara da rastlanmaktadır.

***

Hasta olduğu için geçen gün tahliye edilen Çevik Bir de kız kardeşini, annesi sanmıştır. Saygı Öztürk’ün bildirdiğine göre, zihni karışıklığı hızla artan Çevik Bir ayrıca hapishanede olduğunun da farkında değildir.

Çevik Bir’in fotoğraflarını önceki günkü gazetelerde gördüm. Kapı gibi adam enkaza dönmüş. Hapiste olan 14 generalin hepsi de geçmişte önemli komuta mevkilerinde bulundular. Şimdi onların elden ayaktan düşmüş, çaresiz görüntü vermeleri yalnız kendilerini veya yakınlarını değil, toplumu ve ülkeyi de rencide etmektedir. 

Son olaydaki Çevik Bir’in görüntüsünün TSK’nin itibarını zedelemekten yarar uman kimilerinin hoşuna gittiği görülüyor. Ama bu görüntünün tüm toplumu rencide ettiği de unutulmamalıdır.                                                   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları