Ne yapmalı?- I

02 Şubat 2021 Salı

Siyaset sahnesi çok hareketli, bir şeyler olacak ama ne olacak bilinmiyor. Tek bilinen her alanda iflas bayrağını çekmiş olan AKP iktidarının gideceği, onun da gideceği biliniyor da nasıl gideceği değil. Hatta AKP’nin gidişinin de pek garanti olmadığını, iktidarın seçimi kaybetse bile gitmeyeceğini ileri sürenler de az değil. Bu sonuncu olasılığı ileri sürenlerin düşündükleri modelin yaşama geçirilebilmesi için şart olan yoğun dış desteğin bu ortamda gerçekleşeceğini beklemek aşırı hayalcilik olur.

Şimdiye dek siyasal İslam ile onun 1940’lardan bu yana en ısrarlı destekçisi, ABD’nin elbirliği ile kotardıkları en büyük ortak proje ılımlı İslam, yani AKP modelinin yoğun desteğe karşın yürüyememiş olması da bu Arap-Türk ortak yapımı montaj ürününün bir kez daha milli iradeye karşın şans bulmasının imkânsızlığının kanıtıdır.

Şu sıralarda esen rüzgâra, kabaran dalgaya, öten kuşa, haykıran muştucuya, kükreyen aslana ne varsa onlara sorun AKP’yi, hep aynı cevabı fısıldayacaklardır size:

- Gidicidir...gidici!...

***

- Peki, o halde CHP’nin içinde bulunduğu bu durum ne? Dikta rejiminin sona ereceğinin belirtilerinin ayyuka çıktığı bir dönemde, ona karşı mücadeleyi etkileyecek olan tartışmaların sürmesini ne ile açıklamak mümkün? Gerçi İnce’nin parti kurması da son istifalar da beklenen olaylardı ve yeni bir çalkantının habercileri olarak yorumlanamazlar. Ama o zaman, 2019 yerel seçimlerinden zaferle çıkmış bu Türkiye’nin en köklü partisinin içindeki kafa karışıklığının ve tartışmaların bitmemiş olmasını neye bağlayacağız?

Yanıt basittir:

- Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin kan kayıplarını ayan beyan ortaya koyan, AKP’ye karşı düş kırıklığını, sitemi ve öfkeyi açıkça ortaya seren bu anketler gidenleri gösteriyor da gelecekler konusunda, karışıklıktan başka hiçbir belirti sunmuyor. Hâlâ AKP birinci parti, hâlâ Tayyip Bey açık ara birinci sıradaki lider. CHP oylarında ise milim kıpırdama yok.

Bu durumda CHP içinde harekete geçmek yerine, geride kalmış, geçmiş yerel seçimlerin rüyasıyla avunanlar ilk yapılacak şeçimde kaçınılmaz olarak hüsrana uyanacaklardır. O zaman, CHP için şapkayı önüne koyup şu soruyu sormak kaçınılmazlaşıyor:

- Ne yapmalı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapmış ve Millet İttifakı’nda ortaklarıyla diğer olası destekçileri kastederek “Dostlarımız ile birlikte iktidara geleceğiz” diyerek gösterdiği üzere “ne yapmalı”nın yanıtını da “dostlar ve müttefiklerle kol kola demokrasiye dönüş” olarak bulmuştur.

Kemal Bey’in politikası kişisel tercihlerinin ürünü değil, seçmen kitlesinin eğilimlerinin ve Millet İttifakı’nın yapısının doğal sonucudur.

Millet İttifakı’nın hedefi, demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla yeniden inşa edilmesinin önündeki engeli kaldırmaktır. Hepsi de AKP ve Tayyip Erdoğan tarafından boğulmak istenen Millet İttifakı bileşenleri ortak tehlikeleri karşısında, tüm saldırılara karşı, saflarını koruyabilmelidirler. Burada Cumhuriyet’in iki değerli yazarı, Örsan K.Öymen (25 Ocak) ile Emre Kongar’ın (26 Ocak) köşelerinde değindikleri gibi kuvvetler ayrılığından yargı bağımsızlığına, keyfi yönetimden parti devletine, büyük yolsuzluklardan talan ve yağma ekonomisine, demokrasiye karşı geliştirilen bütün totaliter keyfi uygulamalara kadar her alanda demokrasinin önündeki en büyük engeller, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen, ne olduğu belirsiz yapıdan çok, Tayyip Bey’in siyaset ve AKP’nin siyaset anlayışıdır. Yani Tayyip Bey’in ve AKP’nin iktidarı son bulmadan, ister güçlendirilmiş parlamenter denen ne olduğu daha henüz kesin belli olmayan sistem, isterse artık tarihe karışmış olan Meclis sistemi uygulansın yine de demokrasiye kavuşmak mümkün olamayacaktır.

Unutmayalım! Başkancı sisteme geçmeden önce de dikta vardı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları