O Gazeteci Değil...

08 Ocak 2015 Perşembe

Hani derler ya “Allah söyletmiş” diye. Cumhurbaşbakanı’nın konuşması da aynen öyle.
Bakın ne demiş Tayyip Bey:
-Ne Avrupa’sında ne de diğer ülkelerinde Türkiye’deki basın kadar özgür bir medya yoktur.
Cumhurbaşbakanı bu sözleri söylediği sırada, Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink Diyarbakır’da gözaltına alınıyordu.
Geerdink’in üç gün önce yayımladığı son yazısının başlığı da çok ilginçti:
“Erdoğan’ı kim ciddiye alır?”
Daha ilginç olanı da, Hollandalı gazetecinin gözaltına alndığı sırada Hollanda Dışişleri Bakanı’nın da ülkemizde bulunması ve olayın, sonradan mutlu son ile biten küçük çapta bir siyasal skandala yol açmasıydı.
Medyanın hiçbir ülkede Türkiye’de olduğu kadar özgür olmadığını ileri süren Tayyip Bey’in sözlerinin içeriği üzerinde duracak değiliz. Cumhurbaşbakanı, cumhurbaşbakanı olmadan önce de bu tür ipe sapa gelmez açıklamalar yapardı.
Bunların en ünlüsü de şuydu:
-O gazeteci değil. Gazetecilikten dolayı
alınmadı ki içeri! Sonra da eklerdi:
-O terörden alındı. Ne yani gazetecilerin suç işleme dokunulmazlıkları mı var?

***

Allah için kimsenin hakkını yemeyelim. Yöntem Tayyip patentli değil, Orgeneral Kenan Bey etiketli.
O da öyle yapardı; aydınları, yazarları sanatçıları, bilim adamlarını tıkardı içeri, neden atıldıklarını soranlara da “Onlar terörist de ondan” yanıtını verirdi.
12 Eylül döneminde, aralarında, Türk Tabipleri Birliği Başkanı, İstanbul Barosu Başkanı, emekli bir büyükelçi, çok sayıda üniversite profesörü, beş muhalefet milletvekili, birkaç da gazetecinin bulunduğu insanları “Barış Derneği” kurdukları için içeri tıkmıştı.
Bu aydınların sıkıyönetim mahkemesinde yargılanma gerekçelerinden biri de, Türkiye’nin başta NATO ve ABD olmak üzere, müttefikleriyle arasını bozma teşebbüsleriydi.
Ne gariptir ki ABD’den Senato ve Temsilciler Meclisi’nden 50 Kongre mensubu, Türkiye’ye bu insanların neden hapsedildiğini resmen sordular.
Kenan Evren, Washington’daki Büyükelçilik kanalıyla resmi yanıt gönderdi:
-Onlar aydın oldukları için değil, terörist oldukları için içerideler.
12 Eylül askeri darbesinden sonra Tayyip Erdoğan, kendi sivil darbe döneminde aynı yöntemi çok kullandı.
Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Odatv davasından tutuklandılar. Bunu protesto edenlere Tayyip, Kenan’ın klasik yöntemiyle cevap verdi:
-Onlar gazeteci değiller ki terör örgütüne yardımdan yatıyorlar içeride.
Daha da ileri gidip, bir kitabın silahtan daha tehlikeli olabileceğini söyleyebildi.

***

Nitekim, Hollandalı Frederike Geerdink, terör örgütü propagandası yapmaktan gözaltına alınmış.
Hangi terör örgütünün diye soracak olursanız, hani şu devletin açık açık görüştüğü terör örgütünün.
Bu yöntem de yeni değil.
Eskiden hoşa gitmeyen muhalifler, komünistlikle suçlanırlardı. 12 Eylül’ün moda düşman ve iblisi anarşist oldu, şimdi ise moda düşman terörist.
Bir zamanlar Öcalan terörist başıydı. Şimdi devletin muhatabı olarak Kürt sorununun çözümü için müzakere masasındaki taraflardan birinin başı.
Ama devlet bir yandan Öcalan ile görüşürken, bir yandan da gazetecileri takip ediyor, terör örgütüne yardım ettikleri, propagandasını yaptıkları gerekçesiyle.
Bir yandan, devlet PKK’nin lideri Öcalan’ı barışı getirecek adam olarak ilan ediyor ve müzakere ediyor. Bir yandan da gazetecileri terör örgütüne yardım veya propagandasını yapmaktan takip ediyor.
PKK militanları yol kesiyor, kimlik denetimi yapıyor, insanları kendi mahkemelerinde yargılıyor; ona bir şey diyemeyen, yapamayan devlet, gazetecileri terör örgütü propagandasından gözaltına alıyor.
Ya Rabbim aklımıza sen mukayyet ol!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları