Ahmet Davutoğlu, AKP büyük kongresi tarafından genel başkanlık görevine seçildi.
Zaten 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 15. maddesi de aynen şöyle diyor:
“Parti genel başkanı büyük kongrece, gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir.”
AKP genel kongresi de 27 Ağustos günü 2820 sayılı kanunun 15. maddesindeki hükmü yerine getirdi ve Ahmet Davutoğlu’nu seçti.
Daha doğrusu resmen öyle oldu ama fiilen Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu’nu tek başına aday göstermesi üzerine delegeler de, genel başkanlığı onayladılar.
Yoksa herkes biliyor ki, delegelerin çoğunluğunun desteklediği kişi Ahmet Davutoğlu değildi. Ama Tayyip Bey, Davutoğlu’nu atayınca, akan sular durmuştur.
Böylelikle Davutoğlu, Tayyip Erdoğan tarafından AKP Genel Başkanlığı’na atanmıştır.
Perşembe günü toplanan AKP büyük kongresi ise serbest iradesiyle genel başkan seçmemiş, anayasanın 101. maddesine aykırı olarak, hem başbakan, hem AKP genel başkanı, hem de “tarafsız(!)” cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın atadığı, genel başkanın atanmasını onaylamıştır.
Kısacası, büyük kongre anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nun öngördüğü şekilde bir seçim mercii değil, atamayı onaylama mercii işlevini yerine getirmiştir.

***

Aslında “AKP’nin Fiiili ve Ebedi Genel Başkanı” Tayyip Erdoğan’ın (bu durum ilanihaye gider mi, ne zamana kadar sürer şimdiden bilinemez) gerçekleştirdiği atamanın onaylanması işlevinin de büyük kongre tarafından daha da çarpıcı bir biçimde yerine getirilmesi için başka bir yönteme daha başvurulmuş ve kongreye katılan delegelerinin tümünün yani 1460’ının da ortak imzasıyla, Davutoğlu’nun aday gösterilmesine hâkimi mutlak tarafından karar verilmiş ve bu prosedürün uygulanması için de delegeler hazirun cetvelinde isimlerinin yanını imzalayarak, adaylık önerisine katılmışlardır. Tabii burada kimin imza verip, kimin vermediğinin tespiti mümkün olduğundan, Siyasi Partiler Kanunu’nun 15. maddesindeki gizli oy amir hükmü de çiğnenmiştir.
Ama şimdi denebilir ki, “Zaten gizli oy, seçim için söz konusuydu, burada uygulanan ise seçim değil, atamanın onaylanması olduğundan hükmün önemi kalmamıştır”.
Haklısınız efendim!
Böylelikle, AKP Genel Başkanlığı makamına seçimle gelmesi gereken Davutoğlu, gerçekte oraya Tayyip Erdoğan tarafından atanmıştır.
Yani resmen büyük kongre tarafından gizli oyla seçilmesi gereken Davutoğlu, aslında öyle bir sıfat da artık kalmamış olması gereken bir önceki genel başkan tarafından atanarak gelmiştir.
Büyük kongrenin işlevi atanma muamelesinin hukuken ikmali formalitesinden ibaret kalmıştır.

***

Değerli okurlarım, bir zamanlar, daha sonradan “yetmez ama evet”çi olacak kimi aklıevveller tarafından Türk halkının zihni atanmışlar ve seçilmişler ayırımı ile ifsad edilmişti.
Atanmışlar ve seçilmişler sloganının ayrıntılarına girmeden hemen belirtmek isterim ki, Türkiye’de bu ayrım bir safsatadır.
Çünkü aslında seçilmiş denenler, öyle olması gerekenler de aslında “atanmış”lardan başka bir şey değildirler.
Hatta daha ileri giderek diyebiliriz ki, çoğu ahvalde atanmışların atanma ölçütleri, “seçilmişler”in atanma ölçütlerinden daha nesnel kurallara bağlanmıştır.
Seçimlerden sonra mazbata alıp, yemin ederek göreve başlayan, kimi sözde seçilmişlerin atanma kriterleri ise onların kendilerini atayanlara bağlılıklarıyla yakından ilgilidir.
Böylelikle iki Türkiye ile karşı karşıya kalıyoruz:
Resmi Türkiye ve gerçek Türkiye.
Resmi Türkiye’de Ahmet Davutoğlu, AKP büyük kongresi tarafından gizli oyla seçildi.
Gerçek Türkiye’de ise, Ahmet Davutoğlu, AKP Genel Başkanlığı’na Tayyip Erdoğan tarafından atandı.
Resmi Türkiye ile gerçek Türkiye birbirlerine yalanla doğru kadar zıttırlar.