Seçmek vazgeçmektir de

06 Mayıs 2022 Cuma

Güya kimse ondan söz etmiyor, ama kimsenin başka bir şey konuştuğu yok.

Güya kimse şu anda bu makamı düşünmemekte, ama hepsinin aklında o var.

Güya herkes için kimin aday olacağından daha önemlisi yol haritasının ne olacağı, ama herkes biliyor ki kimin aday olacağı da yol haritasının ne olacağı kadar önemli.

Kısacası kimse söylemiyor, ama herkesin kafasında aynı soru işareti: Kim aday olacak?

Tahmin etmişsinizdir, Millet İttifakı’nın gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayından söz ediyorum. Son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bayram sırasında yaptığı, beklenenin de çok ötesinde bir coşku yaratan Karadeniz gezisi Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündemin en büyük ilgi odağı haline getirdi.

Aslında daha hiçbir şeyi belli olmayan bir seçim bu. 

Zamanında mı yapılacak, erken mi, yoksa baskın denen türde mi olacak? Belli değil.

Zamanında yapılırsa Tayyip Erdoğan tekrar aday olacak mı? Tartışmalı.

Serbest ve dürüst bir seçim olacak mı? Çok kuşkulu.

Hatta olup olmayacağı bile bilinmeyen bu  seçimin tek bilinen yönü, Özgür Özel’in deyişiyle Millet İttifakı’nın yakında belirlenecek cumhurbaşkanı adayının Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı olacak olmasıdır. Tabii burada da bir kesinlik yok, her şey olasılık ama birbirini izleyen kamuoyu yoklamalarının gösterdiklerine göre çok güçlü bir olasılık.   

***

Bu çok bilinmeyenli seçim denkleminin iki de bilineni var: Bunlardan birincisi, Millet İttifakı’nın adayının altılı masanın önderlerinin ittifakıyla seçileceği, ikincisi ise son dönem siyasetinin gündem ve yön belirleyicisi olan ve iki yıldır  başarı grafiği sürekli yükselen ve partisine iktidar yolunu açan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu adaylığa kuvvetle talip olduğudur.

Kemal Bey’in adaylığı için neden bulmak güç değildir. Güç olan, ondan vazgeçmek için neden bulmaktır.

Bazı seçimlerde belirleyici öğe tercih değil, vazgeçme öğesi olmaktadır. Hatta bu husus bütün seçimler için belirleyicidir denebilir.

Seçim, yalnız birini yeğleme değil, ama aynı zamanda bir vazgeçme eylemidir.

Çünkü şıklardan birini seçmek diğer şıktan ya da seçeneklerin birçoğundan pasif bir davranışla vazgeçmek demektir. Bu gibi durumlarda bırakma öğesi, alma öğesinden daha baskındır.

Açıkça söylemeseler bile yarışmaya gönüllü olan diğer iki adaydan birine meyletmek, her şeyden önce Kılıçdaroğlu şıkkını bir kenara bırakmak için haklı bir neden bulunmasını gerektirir ki bu da şu sıralarda son derecede güçtür.

Yalnız burada, diğer iki aday için de aynı durumun söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Şu anda, geleneksel Karadenizli sevimliliğiyle gönülleri fethetmiş olan, siyaset sahnesinin son dönemdeki uzak ara en karizmatik lideri CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görevine başladığından beri ardındaki kamuoyu desteği sürekli artan, az laf çok iş ilkesini şiar edinmiş olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan vazgeçilmesine neden olabilecek gerekçe bulmak da çok güçtür. Sözü edilen kişiler arasından birinin Millet İttifakı’nın ortak adayını bulup çıkarmaktan daha güç olacak olan bu üç adaydan birinden vazgeçebilmeyi içine sindirmektir.

Yani Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını bulma seçimi içinde bulunulan durumda yeğleme seçeneğinin değil, vazgeçme seçeneğinin güçlüğü yüzünden müşküldür. Başka bir deyişle, üç adaydan birinin seçilmesi, üçünden birine “evet” dediğiniz anda, bu “evet”in gerekçesini bulmak kolaydır ama aynı anda bu bir evet ile oluşacak iki “hayır”a, bu iki aday söz konusu olunca gerekçe bulmak güçleşmektedir. Seçimi güçleştirecek bu durumun, çok zaman ehveni şer ile yetinmek zorunluluğu yüzünden “eh işte” seçeneğine iltifat etmek zorunda kalmış bir toplum için ilerleme olarak kabul edilebileceğini belirtmeye, bilmem ki gerek var mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları