Umudu görmek

04 Ocak 2022 Salı

Üç gündür telefonla arayan dostlar seslerinde bir kaygı, bir kuşku, ikide bir soruyorlar:

- Sen sahiden iyi misin?..

İyiyim yahu diyorum, bak test sonucu da geldi, negatif!

- Sen kendin de söylüyorsun, benden pozitif bir şey çıkmaz diye, gülerek yanıtlıyorlar...

Yılbaşı günü ümitli olduğumu söylüyordum. Ülkenin bu durumunda umutlu olmayı akla ya da bana yakıştıramıyorlardı. Oysa ben umudu görmüştüm. İşte haber buydu, bu ortamda hiçbir şey görmemek doğaldı; oysa umut ışığı görmek... İşte bu haberdi.

Evet, umudu canlı canlı bir televizyon yayınında görmüştüm. Öyle her köşe başından bir müjdeci, bir kurtarıcı çıkmasını bekleyenlerden değilim. O da zaten bir kişiden çok, simgeydi. Geçen gecelerden birinde TELE1’in akşam haber bülteninden sonra da Merdan Yanardağ ile Emre Kongar’ın 18 Dakika programına çıkmıştı.

Yanardağ, Zehra “Teyze”yi yapıştırınca aklıma hemen, gezilerde, köylü bacılardan alışveriş yaparken onlara teyze diye seslenen arkadaşlarını uyaran Mine geldi: “Durun bakalım, acele etmeyin hanımlar! Birazdan sizden en az on yaş genç oldukları çıkacak ortaya.”

Öyle de olurdu. Bu kez Emre Hoca uyandı bu konuda.              

***

Sonradan 71 yaşında olduğunu öğrendiğimiz Zehra Canan, torunlarına bakabilmek için Ankara’da Kızılay civarında el örgüsü bebe patikleri, plastik lifler ve ıvır zıvır satıyormuş. Polisler ve görevliler, satışına engel olmaktaymış. O, torunlarına bakmak için bunları satmak zorunda olduğunu söylüyor ve bu arada görevlilere boyun bükmek yerine, tepeden tırnağa mükemmel bir ekonomi politik dersi veriyor ve görevlileri uyarıyordu: “Bu sermaye sınıfından hayır gelmez. Sermaye sınıfını bırakın!!” 

Tahsili yokmuş, bunları her akşam izlediği 18 Dakika programından öğrenmiş. Akşam yayın saatinde çalışmakta olduğundan geceleri tekrarını izlediği programdan her şeyi iyi bellemiş; şimdi güler yüzle ağlamadan, sızlanmadan herkesi hakkını istemeye çağırıyordu.

Şimdi soracaksınız: Bu ufak tefek yaşlı kadın mı umutlarını coşturan?? Özgürlük ve ekmek kavgasında. Torunlarına bir somun ekmeği zor götüren kadın mı destek olacak bizlere?

Evet, öyle. Çünkü o yaşlı kadın bilinçtir.

Nedir bilinç?

Fiziki güç mü??

Değil, hiç değil. Görüyorsunuz, Zehra Bacı her tarafından enerji fışkırmasına karşın güçlü, kuvvetli değil.

Bilinç, ekonomik güç mü?

Ekonomi, tarih, toplum, siyaset konusundaki bilginin enginliği mi oluşturuyor Zehra Bacı’nın bilincini?

Ekrana bakanlar gördüler, bunların hiçbirisi değil, hepsinden de öte ve başka bir şey o.

O etrafını gözlemekten, izlemekten, söyleneni dinlemekten, anlatılanı anlamaya çalışan bu yönde bir fırsatı kaçırmayan, gece yarılarından sonra Emre Kongar ile birlikte toplumun, günün bilançosunu yapan bir davranış biçiminin adı.

Tek kelimeyle o bilinç.

***

Can mumu gibi, fevkalade duyarlı, can mumunun alevi gibi son derecede naif, kırılgan, iki parmağının arasına alsan hemen sönecek gibi duran bir şeydir bilinç.

Can mumunu ve alevini Şeyh Galip şöyle anlatır:

Bir şulesi var ki şem’i canın (can mumunun ateşi)

Fanusuna sığmaz asumanın (gökyüzünün kubbesine sığmaz.)

İşte, varlığı ile toplumları yenilmez, geriletemez kılan bilinç böyle bir şeydir. Ben geçen akşam televizyonda 71 yaşındaki cildi kırışmış, gözlerinin içi gülen kadında hepimiz için yaşamsal olan o eşsiz şeyi, bilinci gördüm. 

Ne mi bilinç?

Can mumunun küçücük alevi, asumanın fanusuna sığmaz; onu bile aydınlatır hale getiren neyse işte odur.

Zehra Bacı’nın bilincini oluşturan, aynı zamanda onu, toplumsal bir güç haline getirip seller gibi önüne çıkanı yıkıp geçecek niteliğe eriştirecek o gizil kuvvet bambaşka bir şey.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları