Ülke savaşın eşiğinde, benzin ve motorinle yaşam damarımıza giren zam virüsü iğneden ipliğe tüm tüketim mallarına yansıdı...

Terör zaten almış başını gidiyor...

Peki ülkenin 1 numaralı gündemi ne?

“Fenerbahçe, Alex’i nasıl gönderir...”

Evet, F.Bahçe kaptanının Sarı - Lacivertli renklerden ayrılış “şekli” pek şık durmadı 100 küsur yıllık koca çınarda. Ama bir spor kulübü, gerek görürse “maaşlı personel” pozisyonundaki isimlerle yollarını ayırma hakkına sahiptir. Hele bu futbolcuya 7 yılda 35 milyon Avro’ya yakın bir para ödenmişse primler de dahil... Ve nedense hep önemli maçlar öncesinde patlak veriyor Alex krizi. İlki yanılmıyorsam G.Saray’la oynanan 40. maçın öncesinde patlak verdi ama kamuoyuna yansımadı, ikinci kriz Spartak Moskova elemesinin ilk maçı sonrası “Hoca beni kıskanıyor” tweet’i ile ses buldu.

3. ve son kriz ise Alex’in sonu oldu, Marsilya beraberliği ve Kasımpaşa yenilgisi sonrası F.Bahçe kaptanı ile yollar ayrıldı. Şimdi hangi F.Bahçeliye hal hatır sorsam Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’a kızgın.

Niye? “15 gün önce heykeli dikilen futbolcu gönderilir mi?” diye.

Peki, anımsayın o günü. Açılışta Alex’i kıskandığı iddia edilen Aykut Kocaman dışında futbol takımından bir “Allah’ın kulu” var mıydı? Alex’i, kaptanı, arkadaşları niye yalnız bıraktı? Çok seviliyor ondan!

Evet, o heykel açılışı bile Alex’in F.Bahçe takımı içindeki pozisyonunu ortaya koymaya yetiyor. Ayrıca, bilmem Avrupa liginin maç istatistiklerine baktınız mı? Bugüne kadar durarak oynamakla eleştirilen F.Bahçe, 2. maçlar sonunda Avrupa’nın en çok koşan 5 takımından biri olmuş. Caner 13 kilometreye yakın koşmuş. O yüzden daha düne dek TV’lerde “F.Bahçe koşmuyor, 4-4-2 oynamalı” diyenlerin şimdi timsah gözyaşı dökercesine, “Alex’i göndermek ihanettir” deme lüksleri olmamalı! Daha önemlisi, 3 Temmuz sürecinde Başkan Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ın arkasında duran milyonların, “çıkar amaçlı” yorumlara kanıp başkanın posterlerini yakmaları da hiç etik değil. Çıkar amaçlı derken, bir sorun, soruşturun Alex’e şu an yönetimde olmayan kimler ve onların destekleyicileri, “Başkan nasılsa hapse düşecek, yönetim dağılacak, hoca gidecek, gelecekteki teknik direktörümüz de sensin” demiş, bir araştırın en iyisi.