Arif Kızılyalın

Beklentiler!

01 Ocak 2019 Salı

Eski yılın son günleriydi... Gazeteler büyük “müjde” diye duyurdu. Türk futbolunun içinde debelendiği borç girdabı bitecek ; “Bankacılık” sayesinde kurtulacaktı sporumuz...
Cumhuriyet dışında, tüm yayın organları, “Tarihi anlaşma.. Türk futbolunu kurtaracak hamle..” vb. başlıklar attı; koca koca yazarlar, aynı zamanda patronları olan Yıldırım Demirören’in kamuoyuna sunduğu projeyi anlata anlata bitiremedi. Sadece Cumhuriyet çekince ile yaklaştı; çünkü, TFF üzerinden yapılan açıklamada, Türk futbolunun 14.5, 15 milyarlık borcunun toplanacağı havuzun ne eni belliydi, ne boyu..
“Ayrıntılar sonra açıklanacak..” denmişti. Eskilerin bir deyimi vardır, “Kervan yolda düzülür” diye.. TFF ile Türkiye Bankalar Birliği de “Biz, çocuğun adını koyalım da gerisi nasılsa gelir” demiş galiba! Aklı başındaki kulüp yöneticileri, ekonomistler, futbol ve ekonomi insanları ise bu yöntemi pek “uygulanabilir” bulmadılar. Muhalefet partilerinin sporcu ve ekonomist kökenli isimleri “Sistem iyi de sıcak para nereden gelecek” dediler ki haklıydılar.
Öncelikle bugünkü ekonomik şartlarda 14.5 milyarlık borcu kapayacak bir babayiğit yok. Tek çözüm örtülü ödenek ya da devlet bankalarından alınacak uzun süreli kredi gibi gözüküyor.
Uzun vadeli kredi yolu seçilecekse bu yeni bir şey değil, geçenlerde Galatasaray banka borcunu daha uygun şartlarda alınan kredi ile uzun zamana yaydı.
Eğer birileri 14.5 milyarı kapamayacaksa, Amerika’yı yeniden keşfetmeye, yeni Kristof Kolomb’lara gerek yok. Zaten UEFA’nın Finansal Fair Play dayatması Demokles’in kılıcı gibi Türk futbolunun tepesinde. Yani TFF’ye de gerek yok, Türkiye Bankalar Birliği’ne de. Zaten kazandığın kadar harcamazsan cezayı yiyorsun! Bizim necip Türk medyası ne yazık ki duymadım, görmedim, susuyorumu oynadı bu konuda; ne diyelim, maksat spor olsun!
2018’i işte bu kandırmaca ile kapadık.
Peki ilk saatlerini yaşadığımız 2019’dan ne bekliyoruz?
Öncelikle, “Hak, hukuk, adalet..” Yani bizim coğrafyada olmayan şeyler istiyoruz. Örneğin, İstanbul’u 20 küsur yıldır yöneten zihniyet (RP, AKP vb..), tarihleri tanzimata dayanan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin karşısına Başakşehir gibi “Belediye destekli” bir yapı çıkartmasın yeni yılda. Onlara aktaracağı kaynakları, “eş dost kulübü” görünümündeki bir projeye yatırmasın! Çünkü bu 3 büyüklerle Beykoz, İstanbulspor, Taksimspor’u İstanbul’un gerçek sahipleridir, bu ülke için kanlarını canlarını Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da bırakmışlardır!
Yine önümüzdeki günlerde 6222 sayılı spor sahalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin yasa yeniden düzenlenecek; kanun yapıcılar lütfen “özgürlük-güvenlik” dengesini iyi kursun, tribünlerden soğutmasın sporseverleri. Stada, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” pankartı asmak isteyenler 1 yıl ceza yemesin! Ve belediyeler, yasa gereği spora aktarmak zorunda oldukları kaynakları, sadece “Yandaş-candaş” gruba değil, herkese eşitçe dağıtsın. Mesela, siyasetten uzak duran bir kulübe, “Gelin malzeme yardımınızı AKP Gençlik Teşkilatından alın, oturur çay kahve içeriz” dayatması yapılmasın 31 Mart öncesi!. Ve “Martın Sonu Bahar” sloganı ile yola çıkan CHPİYİ Partili adaylar, lütfen, “İlçemizdeki falanca takımı Süper Lig’e taşıyacağız” vaatlerinde bulunmasın. Desinler ki, “Binde 8’lik spor payını, halka, bölge insanına spor yaptırmak, spor ruhu oluşturmak için harcayacağız. Kadıköy gibi, Bakırköy gibi, Kartal gibi, parklarımızı, bahçelerimizi, spor yapmak isteyen yurttaşlarımıza açacağız. Sancaktepeli de, Sultanbeylili de Kadıköylü gibi özgürce yürüyecek, spor yapacak..”
Çok şey mi istedim bilemedim, ama bir isteğim var; kavgasız, gürültüsüz, özgür, hak, hukuk ve adaletin hüküm sürdüğü bir 2019!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Onurlu mücadele 13 Aralık 2024
Hesap tutmadı 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları