Çağlayan Adliyesi’nin en hareketli günüydü. Şike - teşvik primi davasının 22. ve son duruşması görülüyordu. Tutuklu sanıklar Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve yönetici İlhan Ekşioğlu, ‘tahliye’ kararı beklentisi içindeydi.

Ne yazık ki, saatler 17.00’yi gösterdiğinde mahkeme başkanlığı “Tutukluluk halinin devamı”na hükmetti, ‘nihai’ kararın açıklanacağı pazartesi günü sabah 09.00’a kadar. Hukukçular, bu kararı “Hayra alamet değil” olarak yorumluyor.

Ancak!

Ancak, kazın bacağı öyle değil.

Yıllarını mahkeme salonlarında tüketmiş bir avukata sordum, “Ne olacak Aziz Başkanın durumu?” diye.

Noktasına, virgülüne dokunmuyorum, işte yanıtı: “Beraat eder.” Sevindim, gönül bir spor adamının garip delillerle, yasa dışı dinlemelerle tutuklu kalmasına, suçlanmasına izin vermiyor.

Sonra avukat yine konuşmaya başladı: “Ama önce hüküm giyer, sonra beraat eder.”

“Nasıl?” dedim merakla; “Görünen o ki mahkeme heyeti cezaya hükmetmiş, top çeviriyor. Ancak verilecek ceza, sayın başkan ve İlhan Bey’in tutuklu kaldıkları günlere sayılıp serbest bırakılacaklar. Elbette Aziz Yıldırım ve İlhan Bey bu durumda yöneticilik yapamaz. Ama onlar yüksek mahkemeye yani Yargıtay’a gidecek. Yargıtay’ın konuyla ilgili kararı en iyi olasılıkla 2 yılda açıklanır. Böylelikle Aziz Yıldırım, bu süre içinde başkanlık görevini sürdürür, hatta tamamlar. 2015 yılı Türkiyesi’nde de ÖYM’ler (özel yetkili mahkemeler) kaldırılacağı için, Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu beraat eder...”

Elbette ÖYM’lerin kaldırılma süreci de Aziz Yıldırım’ın beraatı konusunda önemli bir kilometre taşı. Ancak görünen o ki, AB şartlarına uyup ‘Avrupalı’ olacaksak, özel yetkili mahkemeler kaldırılmak zorunda...

\n\n