Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, “rica”lara dayanamadı ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı için adaylığını açıkladı.

Hayırlı olsun. Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı o koltuğa oturabilir, önünde yasal engel yoksa ve “destekleyen” bir grubu arkasına almışsa. Bu nedenle Demirören’in de en doğal hakkıdır TFF Başkanlığı.

Hele yıllarını Türk sporuna vermiş, uzunca bir dönemdir Beşiktaş gibi futbol tarihinin en köklü çınarlarından birinde yöneticilik ve başkanlık yapmış ise.

Ne var ki, şu dönemde kazın ayağı öyle değil.

Yıldırım Demirören’in TFF Başkanlığı’na aday olması “etik” açıdan uygunsuz.

Neden mi?

Öncelikle TFF’de böyle erken bir seçimin önemli gerekçesi var bilindiği üzere. O da Türk futbolunun içinde bulunduğu şike ve teşvik girdabı. Eğer böyle sıkıntılı bir süreç yaşanmasa zaten Mehmet Ali Aydınlar görevine devam ederdi. Ama olmadı, dayanamadı baskılara, “takım düşüren başkan” olarak tarihe geçmeme adına da ceketini aldı, ayrıldı.

Ve Demirören de bu fırtınalı suda gemiyi limana yanaştırmak için başkanlık görevine soyunuyor.

O koltuğa oturursa hem içeride, hem dışarıda ülke futbolunun itibarını kurtarmaya çalışacak. Ancak savcılık iddianamesine göre Beşiktaş da mercek altındaki kulüplerden biri ve takımın teknik direktörü, yöneticisi, idarecisi tutuksuz yargılanıyor.

İşte bu süreçte, o kulübün patronu birden TFF’ye başkan adayı oluveriyor.

Ne mi var bunda?

Bence büyük problem!

Çünkü şike, şike girişimi, teşvik ve teşvik girişiminin küme düşme ile cezalandırıldığı meşhur 58. madde varken Yıldırım Demirören’in alacağı en masum karar “objektif” olarak değerlendirilemeyecektir.

Örneğin ezeli rakibi Fenerbahçe’nin alacağı ağır bir cezanın altına imza atsa “Ne olacak, Beşiktaşlı başkan yaktı bizi” denecektir.

Keza aynı kararı Beşiktaş için verse, yarın öbür gün kulüp içindeki muhalif kesim, “Üyelikten ihraç edelim” diye kampanya başlatacaktır eski başkanları için. Olmadı, Beşiktaş için lehte bir karar alsa TFF kurulları, bu sefer ligdeki 17 kulübün başkanı, yöneticisi, “Zaten Beşiktaş başkanı olarak geldi, Beşiktaş’ı kollayacak. Hele kulüpten 100 milyon alacağı varken” diyecek.

58. maddeyi iptal etse bu kez F.Bahçe-Beşiktaş dışındaki kulüpler ayaklanacak, “Türkiye’de suçun önü açılıyor” denecek..

Görüldüğü gibi insanların ağzı torba değil ki büzesin. Ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.

Üstelik Yıldırım Demirören düşme-düşürülme, cezalandırılma, affedilme gibi kritik konularda “tarafsız” olamayacak kadar “yürekten” bir Beşiktaşlı ise.

İşte bu nedenle “Yıldırım Demirören” olmaz!