Arif Kızılyalın

Dün istibdat, bugün yayın faaliyetleri

31 Ocak 2022 Pazartesi

G eride kalan haftanın olayı, “Yeni Basın Yayım Faaliyetleri Genelgesi” gibi duruyordu. 

İstibdata açılan pencereydi Cumhurbaş-kanı’nın imzaladığı belge! Ülkeyi baskı rejimine götürecek yolun taşları döşenmek isteniyordu sanki 150 yıl önceki gibi...

Bir tür 2. Abdülhamit yöntemiydi bu. Çünkü yasaklar nedeniyle, memlekette kimsenin olan bitenden haberi olmuyordu bu sayede.

Tunus, Mısır, Kıbrıs, Girit, Balkanlar başta olmak üzere 1 milyon 592 bin 806 kilometrekare toprak yitirilirken istediği gibi at koşturmuştu Padişah efendi(!) bu baskı politikası ile!

Üstüne üstlük Düyun-u Umumiye ile ülkenin ekonomik bağımsızlığı da hepten gitmişti o hengâmede!

Öyle ki düşman orduları İstanbul’a kuş uçumluk mesafeye geldiğinde bile o günün tek iletişim aracı gazeteler, hayhuyla günü geçiştiriyor; bırakın haberi, yorumu, risk içeren sözcükler bile yasaklanıyordu.

Değerli yazarımız Hıfzı Topuz’un “100 Soruda Türk Basın Tarihi” adlı kitabında yer verdiği 2. Abdülhamit’in sinirlerini bozan yasak sözcükler yorumu aslında o günlerdeki ortamı çok iyi özetlemiş:

Grev, suikast, ihtilal, anarşi, sosyalizm, dinamo, dinamit, infilak, kargaşa.

Padişahın tahtan indirilişini ifade eden kelime ‘hal’, kıtal, kanuni esasi, hürriyet, vatan, müsavat (eşitlik), Bosna, Hersek, Makedonya, Girit, Kıbrıs, Yıldız, istibdat, beynelmilel, veliaht, Cumhuriyet, bomba, Mithat Paşa, inkılap, tahtakurusu.

Ve daha yüzlerce kelimenin kullanılması yasaktı ve yazarlar ve gazeteciler yazı yazmakta olağanüstü güçlük çekiyorlardı.”

Ve gelelim güncel zamana.

O günün istibdatı, bugünün Basın ve Yayım Faaliyetleri genelgesidir.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yürürlüğe giren bu “yasamsı” genelge yüzünden artık kimse rahat rahat konuşamayacak, yazamayacak, yorum yapamayacak!

Genelgedeki, “Temel değerlerin, milli manevi değerlerin, toplum yapısının korunması için gereğinin yapılması...” ifadesi o kadar geniş bir konu ki! İşin içinden çıkana aşk olsun. Nereye çekersiniz oraya gider. İstibdatı bile geride bırakır.

Eğer istenirse bir yanda RTÜK, diğer tarafta “kerameti kendinden menkul” İletişim Başkanı Fahrettin Altun istediği gibi düzenler medya dünyasını!..

O yüzden ülkeyi kararname ve genelgelerle yönetmeye alışan “sınırsız monarşi” görünümlü iktidar, yarın öbür gün Abdülhamit dönemindeki gibi bir dizi karar alıp “zam, yolsuzluk, Kemal, Meral, Ekrem, Mansur” gibi ifadeleri yasaklarsa kimse şaşırmasın!

***

Gerçekten çok kritik bir konuydu bu genelge. Ta ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trabzon mitinginde sahneye çıkarılan 11 yaşındaki bir çocuğun, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “hain” deyip, Erdoğan için oy istediği ana kadar.

İşte o an ülke gündemi altüst oldu. Tüm dünya çocuk hakları peşinde koşarken, yazılı, görüntülü ya da dijital medyada çocuklar koruma altına alınırken minik bir evlat, siyasete ama bilerek ama bilmeyerek alet edilmişti.

Genelge çıkarıp medyaya ayar vermeye kalkarken küçük bir evladımızı kirli siyasetin çamurlu sokaklarına attık.

Ne diyelim, sözün bittiği yerdeyiz.

Dün dini istismar edenler, bugün geleceğimiz olan çocuklar üzerinden siyaset yapıyorlarsa yazık, çok yazık!

Oysa Nâzım Hikmet’in dediği gibi,

Dünyayı çocuklara verelim 

bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

çocuklar dünyayı alacak elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler.”

İyi haftalar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Al sana gençlik! 10 Aralık 2024
Fırsatı kaçırmadı 9 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları