Dakikalar 60’tı, Manisaspor orta sahada topu Fernandes’e kaptırdı. Portekizli sağdan hızla çizgiye inen Simao’yu kaçırdı. Deneyimli futbolcunun yerden sert ve kavisli ortasına yetişen, daha oyuna çok kısa bir süre önce giren Quaresma’dan başkası değildi. Beşiktaş skoru 2-0’a getiriyor, bir anlamda maçı koparıyor, ‘play-off’ öncesi moral tazeliyordu. Golü niye anlattım? Çünkü ağlara giden bu top Beşiktaş‘ın sırrı aslında. Siyah-Beyazlı camia Portekizlilerden bunu bekliyor; ‘iş bitiricilik’ yani. İki pasla gole gidecekler, takımlarını galibiyete taşıyacaklar. Ama sezon başından beri hatta 1.5 yıldan bu yana ‘saman alevi’ gibi yandı Portekiz ateşi İnönü Stadı’nda. Oysa devamlılıkları olsa, hırslansalar, topu ısıracak gibi oynasalar Kara Kartal çok daha farklı noktalarda yer alırdı. Hele Quaresma dünkü reel hareketlerinin yarısını yapsa ‘Atı alanlar Üsküdar’ı’ geçmezdi Süper Lig’de. Ve elbette Fernandes... Pasları da golleri de inanılmazdı. Dünün bir önemli kazanımı da Hilbert. Alman sağbek haftalar sonra geri döndü ve sağ çizgi ‘bek’ gibi bir ‘bek’ kazandı. Elbette Beşiktaş’ın dünkü oyununu direnci yüksek takımlara yani play-off’taki rakipleri G.Saray, F.Bahçe ve Trabzon’a karşı oynayıp oynamayacağı konusu da belirleyici olacaktır lig sıralamasında.

Gerisi mi; Manisa dünün ‘teferruat’ıydı. Sadece direkten dönen bir topla varlıklarını hissettirdiler. Galiba sessiz sedasız lige de veda ediyorlar.