Beşiktaş, hararetli bir olağanüstü genel kurulu geride bıraktı. Camianın, “Ahmet abi”si, Ahmet Nur Çebi, rakipleri Serdal Adalı ile Hürser Tekinoktay’a azımsanmayacak bir fark atarak başkanlığa seçildi. Açıkçası, sosyal medya dışında kimse böyle bir sonuç beklemiyordu; özellikle de “Beşiktaş medyası” ile degele ağaları fena halde yanıldılar. “Kafa kafaya biter, 50-100 oyla başkan belirlenir, Serdal Adalı önde” türündeki tahminler Dolmabahçe Stadı’nın deniz tarafındaki kalesini aşıp denizin dibini boylamış oldu. Kutlamak gerekir Twitter ve Facebook âlemini. Galatasaray, Fenerbahçe derken Beşiktaş’taki eğilimi de doğru tahmin edip, net sonuç verdiler.
Peki, kim bu sosyal medyacılar? Aslında herkes, halk; görüldü ki özgürce görüş belirten tüm kesimler, artık Beşiktaş camiasının feodal yapıyla, vesayetle yönetileyeceğini herkesten önce hissetmişl. Sadece biz konvansiyonel medyayla, konuya tek taraflı bakanlar göremedik.
Kimse kusura bakmasın, Ahmet Nur Çebi’nin başkanlığı bir “halk hareketi”dir. Tıpkı, Mustafa Cengiz’in Dursun Özbek, Ali Koç’un da Aziz Yıldırım önünde elde ettiği kazanımlar gibidir. Ve Beşiktaş’ın “halk” kesimi yani çoğunluk “Çebi” demiştir.
Çünkü, Siyah-Beyazlı aile hissetmiştir ki, Serdal Adalı Bey, bir önceki başkan Fikret Orman, hatta Yıldırım Demirören’in devamıdır aslında...
İşte bu dip dalga Ahmet Nur Çebi’nin hanesine 5009 oy olarak yansımıştır son tahlilde!
Peki, şimdi ne değişecek kulüpte?
Öncelikle şunu söylemekte fayda var ki, Ahmet Nur Çebi ve ekibini büyük bir borç sarmalı bekliyor. Yanılmıyorsam 1 ay içinde 105 milyon gibi bir ödeme yapmak, ardından UEFA ile bozulması olası finansal hesapları düzeltmek zorunda Nur Çebi. Ayrıca, kulübün çay ocağı görevlisinden teknik direktörüne kadar vadesi geçmiş maaş alacakları duruyor buzdağı gibi. İşin kötüsü, kısa vadede tüm alacaklar “temlik” kapanında. Gerçi, bu tabloyu biliyordu Ahmet Bey. Zaten o yüzden, yakın dönemde yöneticilik yapmış, ancak Fikret Orman’la anlaşamayıp istifa etmiş 5-6 kişiyi aldı ekibine. Demek istedi ki arkadaşlarına, “Madem kötü sisteme rağmen iyi şeyler yapıyorduk Fikret Orman yönetiminde, gelin doğru şeyler yapalım, kurtaralım şu kulübü...”
Elbette Ahmet Nur Çebi’nin giydiği ateşten gömleğin mali ve idari yapısı böyle. Bir de Fikret Orman’ın “en yakın”larının bile ‘Bir oyum var, o da Nur Çebi’nindir’ demesine yol açan, “geriye dönük hesapların” ifşası meselesi var. Bakalım, seçim öncesi “Hesap soracağım” diyen Ahmet Nur Çebi, Süleyman Seba sonrasına kadar uzanan, garip harcamalara, kulübe kesilen yüklü faturalara, ödenen menajer ücretlerine neşteri vuracak mı, vurabilecek mi!

***

Beşiktaş’taki seçim meselesini noktalayıp, Galatasaray’ın canını sıkan Falcao konusunda da bir iki kelam etmekte fayda var; evet, Falcao, osu, busu, şusu ile 25-30 milyon Avro’ya mal olmuş bir değer Sarı-Kırmızılılar için. Futbolculuğuna kimsenin lafı olmaz, ancak bu kadar fedakarlıkla gelen Kolombiyalının hâlâ oynayamayışı gerçek bir skandal. İşin garibi, kimse “Falcao nerede sakatlandı” diye sormuyor. Çünkü ya gerçekten bilinmiyor, ya da gizlenilyor. İddialar ise can sıkıcı. “Sakat sakat alındı” diyen de var, “Okçuluk festivalindeki izdihamda ‘tendonuna bastılar...” diyen de. İki görüş de kusura bakmayın, normal şartlarda “birilerinin” istiasını gerektiren durumdur. Eğer iki olasılık da doğru değilse, çıksın birileri, “Falcao falanca maçta, falanca idmanda sakatlandı..” desin. Çünkü, Kolombiyalıya ödenen para, bugünün değil, yarınların parası!