Siyasi tarihimizin en ciddi kırılması yaşandı geçen hafta. 72 saatlik, 6’lı masa krizinin yaşandığı dakikalarda “Milli Görüş” temsilcisi Saadet Partisi’nin genel merkezine asılan Atatürk posteri ülkede bir şeylerin köklü biçimde değiştiğinin ve değişeceğinin örneğiydi. Cuma günü aday restleşmesi ile başlayan sarsıntının 3 günlük yoğun temaslar sonrası 6 liderin de verdiği ödünlerle sona ermesi ise “gelmekte olan” uzlaşı kültürünün işareti.

Evet 6 lider, masaya otururken planladıkları çoğu şeyi kenarda bırakıp tabanın özellikle sosyal medyadan yaptığı “Dağılmayın” haykırışına kulak verdi; Millet İttifakı’nı halk hareketine çevirdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in iki CHP’li belediye başkanının adını gündeme getirerek “Halk onları istiyor, sizi değil” çıkışına, krizin ilk dakikalarında “Taşlar yerine oturur” diyerek sakince yanıt verişi, masayı dağıtmayan en önemli adımdı.

Sonraki hamle ise “İYİ Parti’yi incitecek açıklama yapılmasın” talimatı oldu. Ardından Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Gültekin Uysal, Temel Karamollaoğlu ile iki belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın 3 gün 3 gece boyunca yaptığı görüşmeler ortamı yumuşattı.

Son tahlilde ise Meral Akşener, tartışarakkalktığı masaya “milletin iyiliği” adına geri döndü. Yayımlanan mutabakata gelirsek; uzlaşının ötesinde akılcı ve hukuki bir metin; ki bu yazı kaleme alınırken 11 ve 12. maddeler için tartışmaların yaşandığı, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri başkanlarının cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarına atanması konusundaki “icracı” ifadesinin Babacan ile Akşener’i karşı karşıya getirdiği, o sırada Davutoğlu ile Karamollaoğlu’nun bina önünde bekleyen kalabalığı işaret edip, “Anlaşamadan ayrılırsak bu halka hesap veremeyiz” çıkışında bulunup masayı ayakta tuttuğu söyleniyor. Ayrıca iyi ki de değişmiş o madde ve “Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda, tanımlanmış görevlerde...” ifadeleri eklenmiş. Eğer mutakabatta “icracı” sözü yer alsa, AKP iktidarına, “Anayasayı savunanlar, anayasayı delmeye çalışıyor” kozu verilecekti.

VEDADAKİ TEHDİT AYRINTISI

Peki bundan sonra ne olacak? Öncelikle 6 liderin tamamı, cumhurbaşkanlığı yardımcılığı görevini kabul edip “milletvekili” seçilme beklentilerine veda ettiler. Ki bu 6 liderden 3’ünün “TBMM’de yer alma” hedefi olduğu, yine Meral Akşener’in 2 yıldır istediği “başbakanlık” için hazırlık yaptığı biliniyor. Sözün özü, tüm liderler bir şeylerden ödün verdi. En büyük ödünse Kılıçdaroğlu’ndan geldi. “Evim” dediği CHP Grubu’nun kürsüsüne veda etti dün. O konuşurken salondaki herkes ağlıyordu. “Sizler benim yol arkadaşımsınız, Saray’la yol arkadaşlığı kolaydır, benimki zordur, her türlü tehlike sizi bekler, her sabah evden ‘nasip’ diye çıkarsınız, hakkınızı helal edin” sözleri duygusal vedanın ötesinde, cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda aldığı “ölüm” tehditlerinin dile getirilişiydi.

MİLLETVEKİLLİĞİ Mİ BAKANLIK MI?

Eğer millet ittifakı seçimi kazanırsa parlamenter rejime geçene kadar ülkenin yönetileceği cumhurbaşkanlığı sistemi gereği 17 bakanlığa 70’ten fazla bakan ve bakan yardımcısı atanmak zorunda. Ve her partinin bir kontenjanı olacak. Oy oranına bakıldığında CHP’nin en az 40 kişilik bir beyin takımına ihtiyacı var. Bu durumu hesaplayan Kılıçdaroğlu’nun MYK ile başdanışmanlık kadrosundaki isimlere, “Ülkeyi beraber yöneteceğiz. Milletvekilliği başvurusu yapmamanızı öneririm” dedi. Bakalım kimler bu listede olacak?