Adı aslında Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu. Türkiye Bisiklet Turu diyenler de var; yıllardır aralıksız koşulur. Gelgelelim bu baba yadigârı organizasyon artık Türkiye’nin değil Cumhurbaşkanı’nın ‘şahsi’ bisiklet turudur!.. Sadece onun onayladığı isimler katılır, izler, fotoğraf çeker, yazar, hatta podyuma çıkar, çıkmazsa zorla çıkartılır! Ondan olmayanlar, tıpkı sarayı ve uçağına olduğu gibi dürbünün tersiyle bakar!..
Anımsarsınız turun Üsküdar’daki gösteri etabına Cumhuriyet başta olmak üzere 13 kurumun alınmayışını... Yine tur öncesi ‘sakıncalı’ kurumların akreditasyonlarının iptal edilişi ve sonrasında oluşan tepki üzerine yasağın kaldırılışını da hatırlıyor olmalısınız. Ve dün... Evet, dünkü kapanış turunda yaşananları asla unutmayacaksınız. Güne önce ‘giyim kuşama karışma’ merakı damgasını vuracaktı. Folklorik giysiler giyen hosteslere saç ile eşarp ayarı yapılışı, yasaklar ve derken tören curcunası...
Bilen bilir... 1200 kilometre pedal basmışsanız, bitiş etabında diliniz damağınıza yapışır. Bırakın ayakta durmayı, taburede oturacak mecaliniz olmaz. Ve 1-2 dakikalık tören, Cumhurbaşkanı’nın konuşma merakı nedeniyle 10 dakikayı geçince doğal olarak dinlenecek yer arar sporcular. Tıpkı ‘bisikletin Federer’i olarak gösterilen Cavendish’in yaptığı gibi... Normalde örneğin ‘Tour de France’ta kimse podyumdan inen bisikletçiye ‘dur’ demez, ama bizde der; organizasyon Cumhurbaşkanı’nın bisiklet keyfine çevrilince, beli silahlı koruma kolunuza yapışır, “Hop, Mark nereye” diye. Kimse yadırgamadı bu anı; biri hariç! Cumhuriyet muhabiri Sami Gürel, bastı deklanşöre... Ölümsüzleştirdi o görüntüyü, biliyoruz ki meslekte her tür yanılma olur ama fotoğraflar asla yalan söylemez, bakın Cavendish’e, korumaya ve Cumhurbaşkanı’na, turla ilgili kararınızı verin!